Türk, Kürt ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımıza;
Yoldaşlar;
Ocak ayının son haftası vesilesiyle birkez daha parti ve devrim şehitlerini anıyoruz. Demokratik Halk Devrimi, Sosyalizm ve Komünizm davasının zaferi için ölümü yenenleri selamlıyoruz birkez daha. Onları anmayı kuşkusuz bu takvimsel sürece sıkıştırmadığımız gibi bu dönem içinde onları anmanın sınıf mücadelesinin mevcut güncel görevlerinden kopararak da anmıyoruz. Bu yıl yapılan ve yapılacak olan anmalar da başta Aliboğazın’da ölümsüzleşen sekizler şahsında tüm parti ve devrim şehitlerini anacağız.
Yoldaşlar;
Ağır bir kaybın yaralarını sarıyoruz. Sınıf mücadelesi, savaşçı bir örgütün aldığı darbeleri süratle telafi etmesi için her zaman olanaklar sunarak yol almaktadır. Buna son derece elverişli günlerden geçiyoruz.
Şehit yoldaşların devrim mücadelesindeki yerleri ve değerlerine yüklenmesi gereken anlamın içeriği bu sayede dolacaktır. Onlar, savaş cephemizin ön saflarında önemli bir misyonun sıra neferleri, komutanları olarak kavgayı yürütüyordu. Onların canlarını katarak ürettiği emeğin asıl değeri ancak mücadele sürdüğü takdirde elde edilecek kazanımlar sonucu ortaya çıkacaktır. Devrimlerin şehitlere borcunu ödemenin yolu budur. Bütün yoldaşlar, partimizin bütün militanları, şehit düşen yoldaşlarımızın güçlü birer ışık tuttuğu haklı davamızın yolunda bütün güçleriyle ileriye atılmak, bıkmadan ve yorulmadan çalışmak, yeni zaferler elde etmek zorundadır.
Faşist TC ordusunun 23-28 Kasım tarihleri arasında Dersim-Aliboğazı‘na düzenlediği operasyonda beş yoldaşımızı bombardımanda, üç yoldaşımızı ise faşist ordu güçleriyle girdikleri çatışmada ölümsüzlüğe uğurladık. Şehit yoldaşlarımızdan Ersin Erel, Alican Bulut, Hasan Karakoç, Murat Mut, Samet Tosun yoldaşların kimlikleri tespit edilmiş, üç yoldaşın kimliği ise henüz belirlenememiştir. Devletin gerilla alanlarına yönelik operasyonlarda kullandığı kimyasal silahlar bu operasyonda da kullanılmıştır.
Yürütülen savaşın şaşmaz yasalarıdır işleyen. İleri doğru akışın zorunluluklarıdır yaşananlar. Şehit yoldaşlar Dersim’in doruklarında dalgalandırdıkları bayrağı kendilerinden önce ölümsüzleşenlerden devraldılar ve devrettiler.
Partimizin yürüttüğü savaşta ne aldığı ilk darbedir ne de sonuncusu olacaktır. Şehit düşen yoldaşlarımız Partimiz saflarında savaşı büyütmenin, yürürken öğrenmenin, öğrenerek ilerlemenin, ilerleyerek büyümenin ve büyütmenin adları olmuştur. Genç yaşamlarına erken ölümü eklemekten tereddüt etmeden savaştaki yerlerini aldılar. Aldıkları isimler kendilerinden önce ölümsüzleşenlerin mevzilerini doldurma görevini yerine getirmenin kanıtıdır. Ve Onların adları mevzilerini dolduranlarla yaşayacak, büyüyecek.
Ölümsüzlük, insanlığın kurtuluşu davasına yapılan katkıyla yoğrulmakta, partimiz bu sayede ayağa doğrulmaktadır. Geleceğe hükmetmenin teminatı budur. Uğruna ödenecek bedel yoksa her türlü idealin içi boşalmaya, değeri zayıflamaya mahkûm olacaktır. Düşmanlarımızı korkutan esas unsur, azmimiz ve kararlılığımız, ısrarlı ve inatçı mücadelemizdir. Bu mücadelenin 44 yıllık geçmişinde ölümsüzlüğe uğurladığımız yoldaşların şehit düştükleri mevzilerde niceleri ölümsüzlüğe uğurlandı. Ali Haydar Yıldız’dan, İbrahim Kaypakkaya’ya Beş’lerden, Şahverdi’ye, Geyiksuyu’ndan Aliboğazı’nda ölümsüzleşen Sekizlere, kendilerinden öncekilerin sadece takipçisi değil, yarım kalan davalarını büyütmeninde kararlılığını taşımışlardır. Şimdi görevimiz yoldaşların yarım kalan görevlerini tamamlamaktır.
Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımız;
Ülkemizin içinden geçtiği süreç, hızla yoksullaşmayı, işsizleşmeyi beraberinde getiriyor. AKP’nin Haziran seçimlerinin ardından tek başına iktidar olamama gerçeği karşısında geliştirdiği savaş politikasının merkezinde ezilenler ve emekçiler oldu. Sendeleyen ve çatırdamaya başlayan sistemi savaşla yeniden tesis etme gayretini 15 temmuz sonrası daha da tırmandırdı. OHAL ve KHK’lerle baskı politikalarına ara vermeksizin devam edildi. Sistemin kendi iç dalaşının bir ürünü olarak ortaya çıkan darbe girişiminin faturası yine emekçilere ödetildi. FETÖ operasyonları adı altında muhaliflere yönelik tasfiye operasyonları yapıldı. Dernekler kapatıldı, muhalif basın yayın susturuldu, gözaltı, işkence, infaz ve keyfi tutuklamalar yaşamın olağan parçası haline getirildi. T. Kürdistan’ında seçimle alamadıklarını zorla, kayyum atayarak aldı. Belediye başkanlarını tutuklamakla yetinmeyerek milletvekillerini tutukladı.
AKP ülkede devrimci ve muhalif kesimlere karşı savaş yürütmekle kendini sınırlamayarak, sırtını emperyalistlere yaslayarak Ortadoğu’daki pastaya el uzatma, o pastadan pay kapma savaşına girmiştir. Suriye topraklarında giriştiği savaş emperyalistlerin izin verdiği oranda ilerlemekte ancak bu “ilerleyiş” halka cilalanarak servis edilmekte. Bilanço sunulanın aksine oldukça ağır ve sancılı. İŞİD tarafından yakılarak öldürülen Türk askerleri için “moralimizi bozmaya çalışıyorlar” türünden ucuz açıklamalar yapma ihtiyacı bile duyulmamıştır. Aksine internet erişimi yavaşlatılmış ve görüntü sosyal medyadan kaldırılmıştır. Yılbaşı günü Reina’ya saldırının ardından “milli birliğimizi bozmaya çalışıyorlar” açıklamaları ülkedeki istikrarsızlığı kapatmaya yetmeyecek denli demogojiktir. “Eski dostun” ortada bırakılmasının acı intikamı olan bu katliamların siyasal istikrarsızlığı derinleştiren özelliği ile birlikte, her katliam muhaif tüm kesimlere ve halka saldırının aracı haline getirilmektedir. Reina katliamının ardındanda yine yaşanan bu olmuştur.
Bu sırada ekonomik kriz derinleşiyor. Doların 3.5 TL’nin üstüne çakılıp kalan değeri, sanayiciyi, inşaatçıyı eziyor, enerji maliyetini yükseltiyor. Uluslar arası yatırımcılar mevcut siyasal tablodan kaynaklı Türkiye’den kaçıyor. İktidardakilerin ise para-döviz- faiz konularında derin iktisat bilgisi “şaşkınlıklar” yaratıyor. Milli hesaplara yapılan makyaj kimseyi ikna etmediği gibi dünyada alay konusu oluyor. Döviz bozdurmayanında terörist ilan edildiği açıklamalarla rahatlatılmaya çalışılan ekonomik kriz lokal bir sorun olma özelliğini çoktan kaybetmiş durumda.
Gerek ekonomik ve gerekse de siyasal istikrarsızlığın giderilmesindeki yeni çözüm anahtarı olarak servis edilen başkanlık sistemi ise tıkanan sisteme nefes aldıramayacaktır. Açtığı savaş ve saldırganlık siyasetiyle sona hızlı adımlarla koşan AKP iktidarının, mevcut kazanılmış demokratik hakları da budayan yeni sistemle sona daha hızlı adımlarla ilerleyecek.
Yoldaşlar,
Sınıf mücadelesinin sertleştiği ve daha da sertleşeceği bir döneme giriyoruz. Bu tarihsel dönemler ve dönemeçler devrim mücadelesinde kararlılığın, sebatın sınandığı birer turnusol kağıdı işlevi görür. Reformizm ve tasfiyeciliğin bu dönemlerde daha fazla boy vermesi bir tesadüfler zinciri değil sınıf mücadelesinin bir yasası olarak gelişir. Devrim ve karşı devrim arasındaki savaşın rengi sertleştikçe çareyi “ara yollara” sapmakta bulanlar ne bugüne hükmedebilir ne de yarını kazanma cüretini kuşanabilir. Onlar sistem içinde ve sistemin sunduğu olanaklar kadar mücadelede vardır ve ne acıdır ki yarınlara dair beklentileri de ancak sistemin izin verdiği ölçüler kadardır. İddia sahibi olmayı yapabilecekler ölçeğinde gören ve sınayanlar, özünde yapılacaklara dair bir iddiasızlıkla yol yürümektedirler.
Şehitlerimizin saflarında şehit düştükleri Proletarya Partisinin çizgisini, devrim anlayışını savunacak ve Halk Savaşı güzergahında sebatla ve şaşmadan yürüyeceğiz. Aliboğazı şehitlerimiz, Şahverdi ve Geyiksuyu şehitlerimiz, Meral Yakar’dan Beşlere ve Ali Haydar Yıldız’dan İbrahim Kaypakkaya’ya devraldığımız bayrak ancak böyle lekesiz taşınır. Şehit yoldaşlarımızın can bedeli yürüttükleri kavganın nihayete ermesi için görevlerimizin ağırlığını bilerek ve omuzlayarak yürüyeceğiz. Devrettikleri bayrağı onurla taşıma görevini yerine getirmek için partimizin etrafında kenetlenecek ve her türden anti-MLM anlayışa karşı mücadeleyi kesintisiz yürüteceğiz. Saflarında şehit düştükleri partimizi yıpratmayı kendine görev tayin eden, onun komünist çizgisine kast etmeyi ezber haline getiren küçük burjuva anlayışlara karşı amansız bir mücadele içinde olacağız. Şehitlerimiz sistemin sunduğu her türlü olanak ve seçeneği red ederek yürüdüler devrim yolunu. Genç ömürlerini ölümle taçlandırdıklarında görev olarak ardıllarına yanlızca devrim yolunda yürümeyi değil, partiyi koruma ve büyütme görevini de bıraktılar. Bunun için öncelikle sınıf mücadelesindeki konumlanışımızı geliştirecek ve bununla birlikte partimizin birliğine yönelen anlayışa karşı konumlanışımızı güçlendireceğiz.
Sınıf mücadelesinin yasasıdır bu yol yürünecek yoldaşlarımız ve zamanı geldiğinde yollarımızı ayıracaklarımız olacaktır. Bu gerçeklik de sınıf mücadelesinin bir yasası olarak işleyecek ve sürecektir. Şimdi görevimiz ve şehit düşen yoldaşlarımıza sözümüz olsun, saflarında şehit düştükleri partimizle yürüyecek, uğrunda ölümsüzleştikleri dava zafere kadar sürdürülecektir.
PARTİ VE DEVRİM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR!
SEKİZLER YOLUMUZU AYDINLATAN MEŞALEDİR!
KOMÜNİST BİR DÜNYA İÇİN ŞEHİT DÜŞENLER ÖLÜMSÜZDÜR!
SÜRÜYOR DEMOKRATİK HALK DEVRİMİ, SÜRECEK HALK SAVAŞI!
TÜKENMEYEN GÜCÜMÜZ, PARTİMİZDİR ÖNCÜMÜZ!
TIRNAĞIMIZLA KAZIYOR, KANIMIZLA YAZIYOR, CANIMIZLA KAZANIYORUZ!
TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ/MARKSİST LENİNİST
MERKEZ KOMİTESİ
(TKP/ML-MK)
Ocak 2017
İşçi Köylü Kurtuluşu
TKP/ML MERKEZİ KİTLE YAYIN ORGANI Özel Sayı Ocak 2017