Açlık. Yaygın sefalet ve yoksulluk. Yağma savaşları. Şiddetli sansür ve protesto etmeye cesaret edenlerin bastırılması. Ahlaki ve entelektüel bozulma, çöküş ve çürüme. Çevresel yıkım. Ölmekte olan emperyalist dünya sisteminin bize getirdiği kötülüklerin listesi sonsuzdur. Çünkü bu sistem baştan sona gericilikten başka bir şey değildir. Bu sistem insanlığın ilerlemesiyle bağdaşmamaktadır. Süpürülüp atılmalı ve kokuşmuş cesedi silahlı devrimin kudretli ateşiyle küle dönüştürülmelidir ki bu bela bir daha asla dünyaya eziyet etmesin. Ve öyle de olacak.
Derin bir genel krizden geçen emperyalistler, işçi sınıfı ve halklar üzerindeki sömürü ve baskıyı yoğunlaştırarak boğulmalarını geciktirmeye çalışmakta ve henüz başlatmak istemeseler de emperyalist dünya savaşına hazırlanarak ganimeti, ezilen ülkeleri yeniden paylaşmaya çalışmaktadırlar. Kızıl bir maskenin ardında kitlelerin dikkatini dağıtmaya ve kafalarını karıştırmaya çalışan oportünizm ve revizyonizm ile krizi “demir yumrukla” çözmeyi vaat eden aşırı gerici ve faşist parti ve hükümetlerin büyümesi, emperyalist düzenin derin siyasi krizinin bir ifadesidir. Dünyadaki durum karmaşıktır, başta emperyalizm ile ezilen halklar ve uluslar arasındaki çelişki olmak üzere tüm belli başlı çelişkiler keskinleşmektedir. Kaos her geçen gün büyüyor. Düzensizlik büyük. Devrimci fırtınaların merkezleri olan Asya, Afrika ve Latin Amerika’nın yanı sıra Avrupa ve Kuzey Amerika’da kitleler haklarını savunmak için, toprakları için, gerici önlemlere karşı kıyasıya mücadele ediyor ve direniyor. Hükümetleri deviriyor ve bedelini hesaplamadan kanlarını dökerek acımasız baskılarla karşı karşıya kalıyorlar. “Durum güzel ve görünüm parlak.” Kaos ve düzensizlikten yeni bir büyük düzen doğacaktır. Uluslararası proletarya, ezilen halklara ve uluslara demokratik ve sosyalist devrimlerde önderlik edecek ve tüm dünyada Proletarya Diktatörlüğünü kuracaktır. Nihai hedefimize, baskının ve sömürünün olmadığı, sınıfsız, devletsiz ve ordusuz topluma, Komünizme doğru kültür devrimleriyle, dalgalandırılan kızıl bayraklar altında, orak ve çekiçle, yürüyeceğiz.
Kurucularımız Marx ve Engels bize iktidar mücadelesinde örgütlenmenin en önemli silah olduğunu öğrettiler. Bu nedenle, amacı iktidarı devrimci şiddet yoluyla fethetmek ve sınıfa komünizm yolunda önderlik etmek olan proletaryanın siyasi partisi Komünist Partiyi kurdular. Lenin bize yeni tipte bir Parti -örgütlü öncü- vererek, kurucuların, mülk sahibi sınıfların tüm partilerinden “farklı ve onlara karşı” bir Parti, bir proleter savaş makinesi taleplerini somutlaştırdı. Başkan Mao bize devrimin araçları arasındaki karşılıklı ilişkiyi ustalıkla kavrattı: Komünist Parti, onun önderliği altındaki Halkın Devrimci Ordusu ve proletaryanın hegemonyası altında, işçi-köylü ittifakına dayanan devrimci bir sınıf cephesi olarak Birleşik Cephe.
Dünya komünistleri, tam da Başkan Gonzalo’nun tanımladığı gibi, Maoizm’in yeni, üçüncü ve daha yüksek aşamayı oluşturduğu ideolojimiz Marksizm-Leninizm-Maoizm ile donanmış olarak, dün olduğu gibi bugün de yarın da en büyük iyimserlik ve sarsılmaz inançla, sahte liderlerin revizyonist ihanetiyle yok edilen Komünist Partilerin yeniden kurulması ve daha önce hiç var olmadıkları yerlerde yeniden oluşturulması için mücadele etmektedir. Büyük kızıl fenerimiz, dünya proleter devriminin ön cephesinde, Peru, Türkiye, Hindistan ve Filipinler’de Halk Savaşının meşalesini taşıyan Komünist Partilerdir. Komünist Parti olmadan sınıfı ve halkı devrimi yapmaya yönlendiremeyiz. İdeolojimizi, içinde yaşadığımız somut koşullara yaratıcı bir şekilde uygulayan partimizle, devrimci şiddetle, Halk Savaşıyla dünyayı dönüştürebilir, eskiyi ve çürümüş olanı yok edebilir ve her şeyden önce yeniyi, yaşayan ve güçlü olanı inşa edebiliriz. Proletarya, Maoizmin silahlı ruhuyla, elinde silah, Komünist Parti önderliğinde, burjuvazinin ve onunla birlikte tüm bürokratik, kapitalist ve feodal uşaklarının mezar kazıcısı olarak tarihi görevini yerine getirecektir.
Yapılması gereken görev budur. Bu görev ister güney Meksika’daki direniş topraklarında ister Fransa’nın isyan eden banliyölerinde İster Nepal’de Halk Savaşının yolunda ilerlemek, ister ABD’de Yankee emperyalizmini kendi kalbinden vurmak, ister Ukrayna’nın savaş meydanlarında Rus emperyalist saldırganlığını yenmek, ister Çin’de sosyalizmi yeniden kurmak olsun her yerde gereklidir. Emperyalizme, revizyonizme ve dünya gericiliğine karşı Maoizm bayrağı altında, dünya proleter devriminin hizmetinde mücadele etmek, devrimin temel siyasi ve tarihsel eğilim olarak giderek daha güçlü bir şekilde ifade edilmesi için gereklidir. Bu, dünya devriminde kitlelerin ağırlığı olarak bir yanda emperyalizm ile diğer yanda ezilen uluslar ve halklar arasındaki temel çelişkiye tekabül etmektedir. Bugün dünya nüfusunun %70’inden fazlası emperyalistlerin yarı-sömürgelerinde yaşamaktadır ve bu devasa kitle içerisinde büyük çoğunluğu köylülük oluşturmaktadır. Bu durum dünya devrimi mücadelesinde emperyalizm ve ezilen uluslar ile halklar arasındaki çelişkinin öne çıkışının da somut karşılığıdır.
İşte tam da bu nedenle, on dört ülkeden on beş Marksist-Leninist-Maoist parti ve örgüt olarak geçen yıl Enternasyonal Komünist Birliği (EKB) kurduk. Uluslararası proletaryanın bu yeni örgütüyle, Komünist Enternasyonal’in yeniden kurulması mücadelesinde büyük önem ve anlam taşıyan bir sıçrama gerçekleştirdik. Uluslararası Komünist Hareketin dağınıklığının üstesinden gelmeye, Maoizm etrafında sıkı bir şekilde birleşmeye ve ana tehlike olarak revizyonizmle mücadele etmeye başladık.
EKB’nin kuruluşu kırk yılı aşkın bir süredir devam eden geniş ve karmaşık bir sürecin sonucudur. Bu, dünya komünistlerinin birliği için mücadele sürecini kapatmaz; bunu başarmak için yapılması gereken daha çok şey vardır. Bölünmek değil birlik için çalışmak isteyen, Maoizmi destekleme, savunma ve uygulama, revizyonizme karşı mücadele ve dünya proleter devrimine hizmet etme hedeflerini paylaşan tüm Marksist-Leninist-Maoist parti ve örgütler misyonumuzla birleşmeye çağrılmaktadır. EKB, uluslararası proletaryanın ve emperyalizm tarafından sömürülen ve ezilen herkesin mücadele aracıdır. Komünizmin ruhu olan proleter enternasyonalizmini somutlaştırır. Bizlere, tüm ülkelerin komünistlerine ve devrimcilerine, tek bir dünya ordusu olarak ilerlemeye yeniden başlama imkânı verir.
Bu yıl komünistler için özel bir öneme sahip. Başkan Mao’nun doğumunun 130. yıldönümü. Bu yıl EKB ve dünyadaki tüm komünistler, Başkan Mao’nun 130. doğum günü için geniş bir kampanya yürütmek, onun teorik ve pratik çalışmalarını en geniş kitlelere yaymakla yükümlüdür. Bu nedenle, dünyanın tüm komünistlerini, proletaryasını ve ezilen halklarını onun büyük ve yaşayan mirasını kutlamaya, Marksist-Leninist-Maoist kızıl bayrağı en yükseklere çıkarmaya, revizyonizme ve her türden oportünizme karşı ölümüne bir mücadele içinde emperyalizmi ve gericiliği yeryüzünden silip süpürmeye çağırıyoruz.
Giderek gelişen bir devrimci durumun damgasını vurduğu uluslararası bir çerçevede, emperyalizmin çöküşünün hızlanan sürecinin ortasında, iyi koşullardayız. Bu 1 Mayıs’ta, Komünist Partilerin önderliğindeki kitlelerin gücüyle yok olmaya mahkûm olduğunu bilerek, eski toplumun duvarlarını yıkmak için mutlak bir kararlılıkla tüm zorluklara meydan okuyarak sevinçle yürüyeceğiz. Mücadele etmeye cesaret etmenin kazanmaya cesaret etmek olduğunu biliyoruz. İşte bu yüzden, marşımızın da dediği gibi, yoldaşlar, “bu kavga en sonuncu kavgamızdır”, birleşelim.
YAŞASIN 1 MAYIS!
MAOİZM ALTINDA BİRLEŞELİM!
BÜTÜN ÜLKELERİN PROLETERLERİ BİRLEŞİN!
KAHROLSUN EMPERYALİZM!
YAŞASIN ENTERNASYONAL KOMÜNİST BİRLİK!
Enternasyonal Komünist Birlik
1 Mayıs 2023