Ölümsüzleştiği Tarih: 13 Nisan 2004
Dersim-Hozat-Ergen (Geçimli) köyünde 1969 yılında doğan Sevda Yıldız (Kinem-Barbara) Dersim Merez/Çiçekli Nahiyesi’ne bağlı Rabat Köyü’nde düştükleri hain bir pusu sonucu Ahmet Laço ile birlikte ölümsüzleşmiştir.
13 Nisan 2004 tarihinde görev için gittikleri Dersim Merkez’e bağlı Rabat köyünde düşman almış olduğu istihbarat sonucu uğradıkları evin çevresine pusu atar. Hareketliliği fark eden Ahmet Laço ve Sevda Yıldız yoldaşlar, fazla zaman kaybetmeden evden çıkar ancak evden henüz çıktıkları anda düşman kapı önünü yoğun bir şekilde vurmaya başlar. İlk vuruşlarda Sevda Yıldız yoldaş ölümsüzleşir. Yaralanan Ahmet Laço yoldaş ise yaralı bir vaziyette bir süre daha çatışmaya devam eder, ancak çemberi aşamaz ve ölümsüzleşir.
Ahmet Laço ve Sevda Yıldız yoldaşların devrimci demokrat kamuoyuna yönelik yayınlanması amacıyla partimize göndermiş oldukları çağrı metnidir.
Devrimci Demokrat Kamuoyuna
Bugün gerek dünya genelinde, gerekse de ülkemiz özgülünde, reformizmin, tasfiyeciliğin, yılgınlığın, karamsarlığın kol gezdiği bir ortamla karşı karşıyayız. Böylesi ortamlarda her türlü ihanetin yaşanacağı gibi, her cephede ihanete karşı mücadelenin de olacağı bir gerçektir. Bu gerçek çelişkinin bir yasasıdır. Yaşamın olduğu hiçbir ortamda, çelişkisiz bir an olmaz. Bu anlayıştan hareket edersek, darbeciliğin, tasfiyeciliğin bayraklaştığı bir ortamda, mücadelenin de olacağı kaçınılmazdır. Ancak, bugün dış koşullar süreci olumsuz yönde etkilemiştir, bu geçicidir.
Özellikle, sosyal emperyalistlerin maskelerini çıkarıp kenara atması ile birlikte, dünya genelinde burjuvazinin “sosyalizm öldü” sloganı ile meydanlara çıkıp kutlamalar yaparak, kitlelerin devrimci ve komünist fikirlere karşı inançsızlıklarını geliştirmeye çalışmaları, başta ABD emperyalizmi ve diğer müttefiklerin birlikte harekete geçip, dünya genelinde terör estirmeleri, işgaller geliştirmeleri karşısında paniğe kapılan kimi çevrelerin, devrimci mücadeledeki duruşlarını netleştirmeyip, bulanıklaştırmıştır. İste bu bulanık fikirler, tasfiyecilik, yılgınlık, pasifizm ve kaçkınlıkta ifadesini bulmuştur.
1990’lara gelindiğinde, ülkemizde Kürt ülusal hareketinde baş gösteren tasfiyeci süreç giderek devrimci ve komünist yapılarda baş göstermiş ve derinleşmiştir. Tasfiyecilik ve darbecilik, 1994 yılında Komünist Partisi içinde de baş göstermiş, Komünist Partisi önemli derecede sorunlar yaşamıştır. Yaşanan bu sorunlar nedeniyle, 1994 Nişanında parti içinde ayrılık yaşanmıştı.
1994 yılında grupçuluğun etkisi sonucu içinde yer aldığımız, TKP(ML) saflarında mücadeleye devam ettik. O dönemde grupçu çıkarlara alet olup, halkın, devrimin çıkarlarına hizmet etmedeki yetersizliklerimizden dolayı, halka, partiye özeleştiri veriyoruz. Evet o gün grupçuluk devrimci değerler önünde sis perdesi olmuştu. Grupçu faaliyetler birlik komisyonlarında baş göstermiş, varlığını devam ettirmiş, 1994 yılında son noktaya ulaşmış, patlamaya dönüşmüştü. Böylece ayrılık yaşanmıştı.
1994 yılındaki ayrılık sonrası, içinde yer aldığımız TKP(ML) yapılanması içinde ciddi sorunlar yaşanmaya devam ediyordu. Bu sorunlara karşı kimi dönem aktif, kimi dönem pasif (kavramadaki yetersizlikten dolayı) bir tutumla mücadele ediyorduk. 1995 yılı ilkbaharında yapılması gereken kongre, yaşanan sorunlar nedeniyle yapılamadı.
(………..)
1999’daki Merkezi Konferansta 1994 ayrılığının devrime, halka değil, düşmanın işine yaradığını görüp, bundan dolayı TKP/ML ile birlik kararına vardık. Birliği içten isteyenlerin olduğu gibi, taktik bir mesele olarak da benimseyenlerin olduğunu, “MKP” sürecinde görebildik. 1994 ayrılığı öncesi ve sonrasında baş gösteren grupçu anlayışlar, “MKP” sürecinde yeniden darbeci tasfiyeci boyutu ile yapıya acılar yaşattı. Yapının iradesine yapılan feodal karakterli darbecilik, yapının tasfiyesine dönüştürüldü. Bu süreçle birlikte, bizler de devrimci sorumluluk ve duyarlılığımız gereği, tasfiye edilen PU’lerle ve partinin diğer kanadı olarak gördüğümüz, TKP/ML ile temasa geçtik.
TKP/ML’nin de olumlu yaklaşımlarını dikkate alarak, halkın, devrimin çıkarları gereği, ayrı kalmanın artık gelinen aşamada doğru olmadığı sonucuna vardık. Bu vesile ile bundan böyle, TKP/ML saflarında birer dava neferi olarak savaşmaya hazır olduğumuzu kamuoyuna ilan ediyoruz. Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın düşüncelerine sempati duyan tüm duyarlı devrimcilere; Türkiye devrimi ve halkı, bizden sorumluluk ve duyarlılıkla birlikte önderlik bekliyor. Ancak yıllardır ülkemizde gerçek anlamda bu beklentiye cevap veren bir yapılanmayı yaratamadık. Yaratamayışımızın nedenleri; amatörlüğümüz, küçük burjuva ideolojik zaaflarımız ve düşman unsurlarının oynadığı oyunlardır.
Ancak sonuç ne olursa olsun yıllardır halkın, devrimin istemlerine istenilen düzeyde yanıt olamadık. Bu noktada yaratılan olumlu değerlerimiz de vardır (tali de olsa). Bundan böyle artık amatörlüğümüzü pratik içinde, sınıf mücadelesinin en zor sahalarında aşarak, ideolojik yetersizliklerimizin üstesinden, devrime ve halka olan bağlılığımızla gelmeyi amaç edinip, düşmanın her türlü oyununu da siyasi tecrübelerimizle boşa çıkarıp, hedefimize kilitlenelim.
Grupların çıkarlarını değil, halkın çıkarlarını, bireylerin davasını değil, devrimin davasını omuzlamaktan geri durmayalım. Bugün ülkemizde Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın düşüncelerini en ileri boyutta TKP/ML temsil ediyor. Öyleyse o düşüncenin tüm sempatizanları, gücünü çabasını bu saflarda kenetlemelidirler.
Nisan 2004
TKP(ML)’den bir grup üye
Not: Yukarıdaki açıklama Dersim kırsalında 13 Nisan 2004 tarihinde ölümsüzleşen Ahmet Laço ve Sevda Yıldız yoldaşların devrimci demokrat kamuoyuna yönelik yayınlanması amacıyla partimize göndermiş oldukları çağrı metnidir. Metinde geçen (….) bölüm devrimci bir örgütün iç işlerini ilgilendirdiğinden tarafımızdan çıkartılmıştır.
TKP/ ML-MK
Mayıs 2004