Emperyalist güçler arası mücadele, dünyanın dört bir yanında tarihsel düşmanlıkların kaşınması ve büyütülmesi, ihtilaflı olan tüm sınırların üzerinde oyun oynanmasını ve şoven-milliyetçi eğilimlerin beslenip oburlaşmasını sağlayan şartları yaratmaktadır. Özellikle askeri-politik alanda Rusya ve ABD eksenine oturan mücadele, Ortadoğu’dan Doğu Akdeniz’e, Kafkaslardan Kuzey Afrika’ya, Balkanlardan Doğu Avrupa’ya kadar her cephede kızışarak artmaktadır. Her bir cephede bu emperyalist güçlerin, yarı-sömürge ve yarı-feodal iktisadi ve siyasi yapısı ile bağımlı ülkelerin uşak olan egemen sınıflarını bu çıkarları ekseninde kullanma, cesaretlendirme ve oluşacak çelişkiler ile kendine daha fazla bağımlı kılma yönelimi vardır. Emperyalistlerin Pazar alanlarını genişletme, var olanları pekiştirme siyaseti böl-parçala yaklaşımı ve tarihsel sorunları olan ulusların egemenlerini kışkırtma ve düşmanlığı körükleme biçimine bürünmektedir.
İçinden geçtiğimiz süreçte egemen gerici devletler arasındaki sorunlu bölgelerde daha keskin bir mücadele söz konusudur. Ortadoğu’da başlayan kurulu sistemin ve sınırların değişmesi mücadelesi, Doğu Avrupa’dan Kafkaslara ve Kuzey Afrika’ya kadar yayılan ve çatışmaları arttıran bir duruma dönüştü. Emperyalistler arası rekabet ve mücadele daha belirgin ve keskinleşen hatta ilerlerken bu durum onların uşakları arasında da hem bir arayışa hem de tarihsel sorunların kaşınmasına ve her bir emperyalist gücün diğerinin egemenlik alanına müdahalesine dönüştü.
Irak, Suriye, Libya, Ukrayna, Gürcistan var olan sistemlerin çatırdadığı ve yeni dengelerin mücadelesinin keskinleştiği alanlar durumundadır. Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika gibi bölgelere askeri ve politik gücüyle müdahil güç olmayı başaran Rus emperyalizmine karşı ABD emperyalizmi sürekli ve durmaksızın Doğu Avrupa ve Kafkaslar gibi Rus arka bahçesine yönelik hamlelerden geri durmamaktadır. Şimdi emperyalistler o kirli ve kanlı ellerini Dağlık Karabağ bölgesine uzatmış durumdalar. Ermeni ve Azeri gerici egemen sınıflar arasındaki tarihsel husumetin ve mücadelenin adeta mezesi haline gelen Dağlık Karabağ, yeni bir kışkırtmanın tekrar kanlı bir alanına dönüştü.
Faşist Diktatörlüğün Azerbaycan ile açık askeri iş birliği ile bu defa gerginliğin boyutu ve kapsamı değişmiş durumda. Rojava, Suriye, Libya’da askeri-politik işgal, Doğu Akdeniz’de saldırganlık tehditleri ile tüm bu bölgelerde adeta savaş kışkırtıcılığında başrol oynayan Türk egemen sınıfları şimdi aynı politikayı Dağlık Karabağ meselesinde Azeri gerici egemen sınıflarına sunduğu açık destekle yapmaktadır. Türk egemen sınıfları, tüm bölgede ABD emperyalizminden istediği rolü kopma oyununun bir parçasını da Kafkaslarda aramaktadır. Rojava, Suriye ve Libya’da hem Ruslarla karşı karşıya hem de yan yana olan ve ABD uşaklığında çizgisini demirleyen yaklaşımı Kafkaslarda en ufak kıpırtıda konum almasını sağlayan bir itim olmuştur. Rusların arka bahçesinde oyun oynama hevesi Türk egemenleri için tarihsel bir vakadır. İçinden geçtiğimiz süreçte ise izlediği saldırgan dış politika ile oldukça uyumludur. Bu eksende soykırımcı geleneğe yaslanarak Ermenistan’a açık şekilde tehditler savururken, Azerbaycan’a ise “tüm imkanları ve tüm kalbiyle”, “nasıl isterse o şekilde yanında olacağı” tutumuyla açık çek vermiştir. Her alanda açık taraf olan faşist diktatörlük, taraflardan biri Ermeniler olunca tüm gerici ve şoven argümanları devreye sokarak tutumunu belirlemekte ağır kalmamıştır.
Yaşanan süreç, ABD ile Rusya’nın artık daha açık olan kapışmasının bir parçası durumundadır. 1991’de Dağlık Karabağ meselesinde Rus desteği ile işgale girişen Ermenistan yeni hamleler ile etkinliğini pekiştirmek isterken, Azerbaycan ise 1991’in rövanşını alarak Dağlık Karabağ’ın ulusal haklarını acımasız şekilde çiğneme ve kendi egemenlik alanını genişletme peşindedir. Bu tabloda her iki gerici devletin Sovyetler Birliği’ndeki geri dönüş ve sonrasında Rus-Sosyal Emperyalizminin sosyalizm maskesini indirmesiyle tırmanan düşmanlık, bu devletlerin tepeden tırnağa savaş makinası gibi konumlanmasını ve Azeri ve Ermeni halkını düşmanlaştırmasına dönüşmüştür. Emperyalist silah sanayinin en besleyici kaynaklarından birisi bu türden tarihsel sorunlar ve ulusal düşmanlıklardır. Bu sorun üzerinden Rusya bölgede egemenliğini pekiştirip emperyalist çıkarlarını daha kolay hayata geçirmiş, ABD ve AB emperyalistleri her iki devleti de kendine yedeklemenin hesaplarını var olan çelişkiyi kaşıyarak sürekli kılmıştır.
Dağlık Karabağ üzerinden açık bir şekilde bugün Ermenistan ile Azerbaycan hakim sınıflarının (Azerbaycan için açık destekçi olan Türk egemen sınıflarının) haksız bir mücadelesi ve kısmı savaş hali söz konusudur. Bu savaşın niteliği gericidir. Dağlık Karabağ’ın Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkı açık bir şekilde çiğnenmekte, iki gerici devletin Pazar mücadelesi bir savaş gerekçesi olarak Ermeni ve Azeri halkına dayatılmaktadır. Emperyalizme uşaklıkta kardeş olan Azeri ve Ermeni egemen sınıfları, halk düşmanlığında da ortak payda da buluşmaktadır. Dağlık Karabağ statüsüz ve kendi geleceğini belirleme hakkından yoksun bıraktırılmış bir şekilde bugün savaş meydanına dönüştürülmüştür. Dağlık Karabağ, Ermenistan’ın dahi Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkını tanımaktan imtina ettiği bir emperyalist dünya sisteminin adaletsiz denge ve hesapları içinde savaş ikliminin ve çelişkiler yumağının içinde bulunmaktadır. Dağlık Karabağ, özgür ve demokratik bir ortamda hiçbir emperyalist gücün, Ermenistan ya da Azerbaycan’ın baskısı altında kalmadan Kendi Kaderini Belirleme Hakkını kullanmalıdır. Tüm gerici egemen devletler ve emperyalistler derhal Dağlık Karabağ’dan elini çekmelidir.
Faşist diktatörlük bu vesileyle açık bir şekilde Kafkaslarda da bir savaş cephesi açmak, hem de “tek millet iki devlet” dayanışması ile şovenizmi bir kez daha Ermeni karşıtlığı üzerinde yükseltme amacı taşımaktadır. Ermeni-Azeri çatışması ve savaş iklimini besleyip, savaşa dahil olma peşindedir. Bu eksende hava, kara desteği yanında Şii Azerilerle birlikte savaşacak selefi Cihatçı toplama peşindedir. Gözünü o düzeyde karartmış bir Ermeni düşmanlığı yanında saldırgan dış politikasını Kafkaslar cephesinde de etkin kılma hesabı vardır. Türk şovenizminin büyütülmesine bu şekilde çarpan etkisi yapmaktadır.
Bu gerici ve haksız savaşta Ermenistan ve Azerbaycan gerici devletleri halkların kanını, egemenliklerini ve sistemlerini güçlendirmek için akıtmaktadır. Buna dur diyelim. Faşist Türkiye Cumhuriyeti’nin şovenist saldırgan politikasına karşı aktif mücadele yürütelim. Tüm ezilen uluslara Kendi Kaderini Tayin Hakkını Kayıtsız Şartsız savunalım.
-Kahrolsun Haksız ve Gerici Savaşlar!
-Kahrolsun Emperyalizm, Feodalizm ve Her Türden Gericilik!
-Yaşasın Dağlık Karabağ’ın Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkı!
-Ezilen Uluslar ve Halklara Barış, Emperyalizme ve Gericiliğe Karşı Devrimci Savaş!
-Kahrolsun Faşist Diktatörlük, Yaşasın Yeni Demokratik Devrim Mücadelemiz!
TKP/ML MK-SB
EKİM 2020