İBRAHİM KAYPAKKAYA BİR ÖNDERLİK MANİFESTOSUDUR!
Türk, Kürt Uluslarından ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımız,
Sınıf kiniyle, devrimci teoriyle, cüretle, hamleyle, kopuşla ve doksan gün işkenceyle sınanmış ve 24 yaşında tarihe adını yazdırmıştır Komünist önder İbrahim Kaypakkaya. Büyük düşünmüş, büyük tartışmış ve büyük hamleler yapmıştır. O proletaryanın iktidar bilinci ve iddiasıyla donanmış ve bununla donattığı bir parti inşa etmiştir.
Kaypakkaya yoldaş, savaşçı bir partiyi inşa ederek onu iktidar kavgasına katarken, partisi fırtınalar içinde yüzlerce kadro ve savaşçısını toprağa vererek iddiasını yoğurdu, büyüttü ve ısrarla sürdürdü.
Kaypakkaya yoldaş, dünü ve yarını tarihsel bir kavrayışa çevirmek için bugüne odaklandı, partisi bugünü kavrayarak Kaypakkaya’yı anlamaya ve geleceği kuşatmaya devam etti.
Kaypakkaya yoldaş, koşullara teslim olmadı, baskıya boyun eğmedi, hamle için acele etmedi ve gecikmedi. O partiyi kurarken, Halk Savaşı’nı ilan ederken maceracılıkla pasifizm arasında dayatılan tercihe değil enternasyonal proletaryanın öğretisinin gösterdiği yolu tercih etti. “Dün erkendi, yarın geç şimdi zamanı” diyerek faşizmin koyu karanlığında devrimci teorinin yol göstericiliğinde kıvılcımı çaktı. Şimdi partisi; birikmiş sorunları, yaşanan gerilemeleri, esen gerici fırtınayı, devrimci iddiadaki aşınmaya karşı komünist çizgisine, çözümün maddi koşullarının mevcudiyetine ve gelişmekte olan yanına yaslanma iradesindedir.
Kaypakkaya yoldaş, hareketin geriye çekildiği, umutsuzluğun kol gezdiği, zamanın dondurulmaya çalışıldığı koşullarda kitlelerin bugün geri çekilip yarın olgunlaşmış çelişkileriyle nasıl ihtişamlı bir şekilde sahneye çıkacağına olan inançla “gelen ve gelmekte olan” kabarmayı karşılama iradesi göstermiştir. Şimdi partisi, “ricat” diye haykıran, “silahlı mücadele koşulları yok” diye çırpınan, “düşman çok güçlü gerilla tutunamaz” diyerek savaş kaçkınlığında demirlemeye çalışanlara, büyüyen ve olgunlaşan çelişkilerin kitleleri sahneye çağırmakta olduğunu kavrayarak onun çizdiği devrimin yolunda sebatla tutunmakta, çelişkileri keskinleştirmekte, safları tahkim etmektedir. Onun partisi 1. Kongresi’nde, onun kurmay önderliğini kavrama iddiasıyla, kuşanma çabasıyla süreci karşılama iradesi ve hattını çizmiştir.
Kaypakkaya yoldaş, yaşamıyla, örgütlenme çizgisiyle, iradesiyle, yöntemiyle, varlığı ve elbette yokluğuyla bir parti için önderliğin ne kadar tayin edici olduğunu göstermiştir. O, her şeyden önce iddiayla donanmış bir önderlik bilincidir. Her anını bu ihtiyacı kavrayışıyla örgütlemiştir. Okuma, yazma, yoğunlaşma, çözümleme, inceleme ve yaşam tarzı ile proleter devrimci önderlik tarzını örgütlemiş, hâkim hale getirmiştir. Önder yoldaşın, önderliğin önemi, nasıl olması gerektiği ve rolüne dair tutumu partisiyle birlikte en büyük mirasıdır. Partimiz, en başta Kaypakkaya’nın mirasının sürdürülmesi ve örgütlenmesinde, sınıf mücadelesi karşısında tepeden tırnağa ciddiyetle, ısrarla, kararlılıkla ve büyük bir vizyonla hareket etmesini sağlayacak önderliği inşa etmede başarısız kaldığını kabul etmektedir.
Kaypakkaya yoldaş, önderlik çizgisinde feda ruhunun ete kemiğe bürünmüş halidir. Bu çizgidir ki ondan sonra üç genel sekreter, onlarca Merkez Komite üyesi ve kadro savaş içinde bu feda ruhuyla partiyi donatmış, sürekliliği kılmış, feda çizgisini pekiştirmiştir. Ancak partimiz, önderimizin yarattığı önderlik manifestosunu 48 yıllık tarihi boyunca layıkıyla sürdürmeyi başaramamıştır.
Kaypakkaya yoldaş, gerçekliğin arayışının ve keşfinin komünizm bilincini kuşanmak, proleter devrimci çizgiyi taşımakla olanaklı olduğunu göstermiştir. Onu ayrıcalıklı kılan, tüm çağdaşlarından ayıran en temel özellik budur. Kemalizm, Kürt ulusal sorunu, proleter devrimcilik, parti anlayışı, ihtilalci komünist çizgiye dair teorik-pratik hamleleri bunun göstergesidir. Şimdi biz ardılları onun gerçekliğe hükmeden yöntemine, bilimsel tutumuna hala yaklaşamadığımızı, sınıf mücadelesindeki gerçekliğimiz ve çelişkileri çözme yeteneğimize bakarak gocunmadan ilan ediyoruz. Ancak, eksikliğimizi onun çizgisine olan güvensizlikte değil yetmezliğimizde, gerçeklerle olan ilişkimizdeki zaafımızda arıyoruz. Çizgide sebat ederek, Marksizm-Leninizm-Maoizm’in bu yetmezliğimizi aşmada elimizdeki en büyük silah olduğu bilinciyle zaaflarımız ve yetmezliklerimizin üzerine gidiyoruz.
Yoldaşlar, Halkımız;
İçinden geçtiğimiz süreç emperyalist-kapitalist sistemin derin bir kriz içinde olduğu, faşist diktatörlüğün ekonomik-politik krizini yönetmek için topyekün saldırı halinde olduğu bir dönem. Bu döneme dünyayı sarıp sarmalayan, tüm gerici sistemlerin çürümüşlüğünü daha fazla açığa çıkaran bir salgın da eklenmiştir. Ezilen halk yığınları, gericiliğin yönlendiriciliğinde ve ele alışı içinde salgının pençesine düşmüştür. Bu ezilenlerin gerçeklerle daha fazla yüzleşmesini, daha acımasız yaşam koşullarına sürüklenmesini getirmiş ve felaketin kendisinin gerici egemen sınıflar olduğunun kavranmasına tüm maddi koşullar kapısını aralamıştır. Şimdi bu koşullarda tepeden tırnağa silahlanmış gericiliğe karşı donanımsız, örgütsüz olan halk kitlelerinin silahlanması ve örgütlenmesi görevi düne göre daha olanaklıdır. Bu olmaksızın ne haklar korunabilir ne hak elde edilebilir ne sistemden bir kopuş sağlanabilir ne gerçekleri dillendirme olanağı bulunabilir ne de iktidar için ileri bir adım atılabilir.
47 yıl önce önderimiz Kaypakkaya nasıl bir sonraki adımı hesaplayarak, Halk Savaşı’nın her şeyi değiştirecek kudretine inançla partiyi örgütleyerek, kitleleri kurtuluşa taşıyacak adımı atma iradesi gösterdiyse; bugün de bizler de savaşçı karakterde olmayan bir partinin ülkemiz koşullarında ayakta duramayacağı bilinciyle hareket ediyoruz. Kitlelerin bileylenmiş öfkesinin, yıkan ve inşa eden gücünün mutlaka seferber olacağına inancımız tamdır. Çelişkileri ve onun eğilimini, kendi durumumuzu ve düşmanın durumunu inceleyerek 48 yıllık deneyimimizle doğru yerde ve doğru çizgide ısrar ederek konumlanmaya çalışıyoruz.
Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın önderlik manifestosu, işaret ettiği istikamet, miras bıraktığı yöntem, onun en büyük ürünü olan partimiz TKP/ML bize bu konumlanış içinde olmayı emretmektedir. Bu eksende azimle, emekle, çabayla, inançla, kararlılıkla, halka güvenle, proleter devrimciliği kuşanarak komünizm perspektifiyle hareket edip, tutum alacağız. Ne pahasına olursa olsun bu temelden vazgeçmeyeceğiz. Önderimizin katledilişinin 47. partimizin kuruluşunun 48. yılında bu kavrayış ve bilinçle hareket edeceğiz, önderimizin büyük iddiasını bu şekilde kuşanıp, onun önderlik manifestosunu rehber haline getireceğiz.
KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA ÖLÜMSÜZDÜR!
ANT OLSUN Kİ, BİLİNCİNİ KUŞANACAK, MÜCADELENİ YÜKSELTECEK, SAVAŞINI BÜYÜTECEĞİZ!
YAŞASIN MARKSİZM-LENİNİZM-MAOİZM!
YAŞASIN PARTİMİZ TKP/ML ÖNDERLİĞİNDEKİ TİKKO VE TMLGB!
TKP/ML MK-SB
MAYIS 2020