Türk-Kürt Uluslarından ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımız;
24 Nisan 1972’de kurulan partimiz TKP/ML, 50. mücadele yılını doldurdu. 50 yıllık komünist perspektifli mücadelemiz, en başta bize Komünist Partisi’nin Türk, Kürt uluslarından ve çeşitli milliyetlerden halkımızın açık siyasi mücadelesi ve onların gerçek kurtuluşu için ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Bu önemin kavranışındaki yetersizliklerimize, devrimi örgütleme ve önderlik etmedeki yarım asırlık başarısızlığımıza rağmen, topraklarımızda komünist öncünün ihtiyacına dair en ufak bir şüphe söz konusu olmamıştır, olmamalıdır. 50 yıllık tarihsel deneyimimiz, partimizin varlığının ve kuruluşunun önemini daha açık bir şekilde göstermiştir. Yine mücadelemizin 50 yıllık serüveni, gelişme ve gerileme, güçlü ve zayıf yanlarımız üzerine daha fazla yoğunlaşmamıza vesile olacaktır.
Komünist Önder İbrahim KAYPAKKAYA’nın, 50 yıl önce yoğunlaşıp, titiz bir çalışma, berrak bir tutumla önderlik ettiği tarihsel çıkışın dayandığı temel deneyim ve tecrübeler bugün, daha güçlü kavranmak zorundadır. Partimiz bu kavrayışla ancak sorunların üstesinden gelecek, tarihsel rolünü etkili şekilde oynaya bilecektir.
Emekçi Halkımız, Yoldaşlar;
Türk-Kürt uluslarından ve çeşitli milliyetlerden halkımız, dünyanın devrimlerle alt üst olduğu, ezilen halkların proletarya önderliğinde devrimlerle birleştiği şartlarda tam 50 yıl boyunca “T’K’P”nin revizyonist, pasifist ve sınıf uzlaşmacı çizgisine ve tutumuna mahkum kalmıştır. Devrimin olanakları yanlış bir siyasi çizginin, sosyal-şoven bir hattın, faşist rejime karşı doğrudan politik savaşımdan uzak bir önderlik çizgisinin adeta esiri olmuştur. 1960’ların sonundan itibaren pasifizm ve reformizm zincirlerini parçalayan devrimci hareket, yeni bir politik ufuk oluşmasını sağlamıştır. Bu aynı zamanda enternasyonal proletaryanın bilimsel öğretilerine dayanan, ülkenin ekonomik-sosyal-siyasal gerçekliğini ve ana halkalarını kavramış komünist parti ihtiyacını ve onun oluşturduğu boşluğu da açığa çıkarmıştır.
Yine devrimci hareketin, Marksizm ile revizyonizm arasındaki modern tarihin her aşamasındaki kamplaşma ve mücadele bu süreçte de özgünleşmiş yapısıyla uluslararası alanda keskin şekilde ortaya çıkmıştır. Bir yandan Stalin yoldaşın ölümsüzleşmesinin hemen peşinden gelen sosyalizmden geri dönüşler ve kapitalist restorasyon sürecini inşa eden Rus sosyal-emperyalizminin önderlik ettiği revizyonist blok diğer taraftan “sosyalizmde sınıf mücadelesi”nin varlığına işaret eden ve bu eksende kapitalist restorasyona barikat kuran ve Büyük Proleter Kültür Devrimi’ni başlatan Başkan Mao önderliğindeki komünist blok saflaşması oluşmuştur. Bu durum aynı zamanda devrimci hareketin de enternasyonal proletaryanın kaynağından mı yoksa revizyonizmin zehirli suyundan mı beslenmesi gerektiği yönlü çok esaslı bir ayrım ve tartışmayı ortaya çıkarmıştır. Devrimci hareket içindeki bu yoğun tartışma hiç kuşkusuz komünist çizginin ideolojik özü ve şekillenişini içerecek bir temelin oluşması, Türkiye devrimine dair politik önderliğin niteliği sorununu şekillendirmiştir.
Tüm bu şartlar altında, devrimin niteliğine, devrimin yoluna, ülkenin sosyal-iktisadi yapısına, mevcut rejimin gerçekliğine ve tarihsel arka planına, çok uluslu ve inançlı yapının sınıf mücadelesindeki yerine, devrimin müttefiklerine, proletaryanın öncülüğüne ve devrimin temel gücüne, temel çelişki, baş çelişki ve belli başlı çelişmelerin tespitine yönelik açık ve net görüşler ortaya koyan, Türk-Kürt uluslarından ve çeşitli milliyetlerden halkı “mevcut rejime karşı doğrudan siyasal savaşım vermek üzere harekete geçmesine yardım etmek… ve tüm halkı bu savaşıma çekmek” üzere konumlanmış Komünist Partisi inşa etme sorumluluğu oluşmuştur. Buna göre örgütlenmiş, hedef ve amacını belirlemiş, bunun teorik-politik-ideolojik düzeyde bilinciyle kuşanmış bir komünist partisi.
İşte devrimci bir hareketin içinde, kısa süreli ve yoğun bir sınıf mücadelesi içinde Marksist-Leninist-Maoist teorinin titiz bir incelemesi, kitlelerin deneyimlerine ve mücadelesine sonsuz bir güven ve onların çelişkilerini yakından irdeleyen cüretli, atik ve başarılı bir şekilde partinin en önemli ihtiyaç olduğunu tespit eden İbrahim KAYPAKKAYA yoldaş partimiz TKP/ML’yi kurmuştur.
İbrahim yoldaş, hiç kuşkusuz Başkan Mao’nun Marksist-Leninist çizgisinin önderlik ettiği Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin en iyi öğrencisidir. Partinin halkın kurtuluşunu sağlamadaki rolünü, nasıl bir parti inşa edilmesi gerektiğini yoğun bir ideolojik mücadele sonucu, pasifizmle, maceracılıkla, her türden oportünist ve revizyonist çizgiyle arasına kalın bir çizgi çekerek açıklığa kavuşturmuştur. Devrimin niteliğinin Yeni Demokratik Devrim olduğu, partinin önderliğinde başlatılacak Halk Savaşı’yla bunun ancak gerçekleştirileceği, oradan durmaksızın sosyalizm ve komünizme yürünmesi gerektiğini, bunun açık bir politik savaşım ve halk yığınlarının iktidarı alma ihtiyacına dair bir bilinçle donatılması ve önderlik edilmesiyle olanaklı olacağını ortaya koymuştur. Partinin kuruluşunu ilan ettikten ve örgütledikten sonra durmaksızın Halk Savaşı’nı başlatmış ve halk kitlelerini, kurtuluşu için iktidarı elde etme yoluna yönlendirme hamlesini başlatmıştır. Bu temelde Kemalizm, Kürt meselesi gibi esaslı siyasal ve toplumsal sorunları irdelemiş, parti programı ve onun temel ilkelerini, devrimci savaşımız olan Halk Savaşı’nın ana prensiplerini net şekilde ortaya koymuştur.
Emekçi Halkımız, Yoldaşlar;
Partimiz bu temele dayanarak kesintisiz bir şekilde 50 yıl boyunca sınıf mücadelesindeki bu rolü ve niteliği koruma, geliştirme çabası içindedir. 50 yıl boyunca partinin devrimdeki rolünü, devrimin niteliğini ve yolunu, silahlara dayanmaksızın bizim gibi yarı-sömürge yarı-feodal ülkelerde komünist partisinin ayakta duramayacağı gerçekliğine sıkıca sarılmıştır. 50 yıl boyunca halkın kurtuluşu için iktidarı zapt etme perspektifiyle yüzlerce yoldaşımız silah elde ölümsüzleşmiştir. İbrahim yoldaşın daha iyisini, daha ilerisini yapma ve kendinden sonrakilere devreden tutumunu sürdürme ve bu uğurda kan ve can bedeli bir açık savaşım içinde olmuştur. Partimiz hiç kuşkusuz bu birikimin, bu mirasın, bu cüretin toplamıdır. Bu tutumdur ki 1976’da Başkan Mao’nun ölümüyle nihayetlenen sosyalizmi yıkmaya yeminli revizyonist akıma karşı Marksizm-Leninizm-Maoizm’in şanlı bayrağını dalgalandırmıştır. Uluslararası çapta yaşanan büyük yenilgiler içinde komünist çizgisini, halkın kurtuluşu yolunu asla terk etmemiştir. Revizyonist, reformist, tasfiyeci akımların içerden ve dışardan tüm saldırılarına karşı enternasyonal proletaryanın bayrağını kıskançlıkla sahiplenmiş ve dalgalandırmıştır. Devrim için partinin ne kadar esaslı bir ihtiyaç olduğu bilincini ve tutumunu en önemli ideolojik ölçüt olarak ortaya koymuştur. Halkın doğrudan siyasi savaşımını, işçi sınıfının tarihsel rolünü ve halk kitlelerinin çeşitli düzeyde süren ve dağınık olan ekonomik-demokratik savaşımını bilinçli ve iktidarı hedefleyen bir politik savaşa çevirmek için partinin sağlam ve kitlelerin mücadelesinin içinde bulunan örgütlerle var olmasını, devrimin zaferi için zorunlu ve gerekli bir durum olarak kavrama bilincini geliştirmeye çalışmıştır.
Bugün partimiz bu eksende çok büyük yetersizlikler, gerilikler içindedir. 50 yıllık deneyim ve tecrübelerimiz parti örgütlülüklerini illegal ve savaşçı niteliklerle inşa etme, kitlelerin içinde onları iktidar için mücadele bilinciyle örgütleme zorunluluğunu tüm diğer sorunların içinde esaslı bir sorunsal olarak ele almaktadır. İbrahim yoldaşın kurduğu temel, inşa ettiği perspektif, yürüttüğü savaşım, uğruna canını verdiği Halk Savaşı yönelimi bunun gerçekleşmesi için olmuştur.
Bugün dünya halkları büyük bir yoksulluk, sefalet, baskı ve sömürü çarkı içindedir. Emperyalist kapitalist sistem ekonomik ve siyasi krizlerle debelenirken, halkın yaşamsal ihtiyaçlarına yönelik ağır saldırı içindedir. Emperyalistler arası mücadele kızışmaktadır. ABD-İngiltere önderliğindeki blok ve NATO açık bir şekilde Rus emperyalizmi ile birçok cephede ekonomik-siyasi-askeri bir savaşım içindedir. Rus emperyalizmi bu açık savaşımda Ukrayna’yı işgal etmiş ve ABD ve NATO’nun savaş kışkırtıcılığına karşı adeta rest çekmiştir. Bu emperyalistler arası çelişkileri boyutlandırmış, derinleştirmiş, ayrışım noktalarını daha fazla keskinleştirmiştir. Emperyalist bloklar arası saflaşma, bölgesel ölçekli savaşlar ve yeni cephelerle daha güçlü bir karakter kazanmıştır. Bu durum ekonomik krizi derinleştirmiş, dünya genelinde politik yoğunlaşmayı boyutlandırmıştır. Ezilen halkların çelişkileri düne göre daha keskin, öfkesi daha güçlüdür. Emperyalist barbarlık, işgal ve sömürü cenderesi ezilen halklar için onları yok etme mücadelesine daha fazla itmektedir.
Emperyalist sistemin zayıf halkası olan faşist diktatörlük yaşanan genel krizin daha boyutlusunu yaşamaktadır. Zaten var olan ekonomik ve siyasi kriz, yeni gelişmeler ile daha fazla boyutlanmaktadır. Halk kitleleri adeta günbegün yoksullaşmakta, ağır bir sefalet içine itilmektedir. Yoğun siyasi baskı bu koşullarda daha da katmerlenmekte, işçi sınıfı ve emekçilerin ekonomik ve sosyal haklarındaki sınırlama, faşist baskı mekanizmasıyla yönetilmeye çalışılmaktadır. Kürt ulusal haklarına ve mücadelesine yönelik süren sınır içi ve sınır dışı saldırganlığa sürekli yeni halkalar eklenmektedir. Kürdistan’ın üç parçasında durmaksızın işgal girişimleri ile savaşı tırmandırmaktadır. Irak Kürdistanı ve Suriye Kürdistanı’nda emperyalist haydutların ve kimi yerel işbirlikçilerin desteğiyle Kürt Ulusal Hareketi’ni imha ve siyasal-ulusal hakları sınırlama operasyonları aralıksız sürmektedir. Faşizm her türlü örgütlenme ve mücadeleyi elindeki tüm olanaklarla yok etme, halkı örgütsüz ve dağınık şekilde tutma hesabı yapmaktadır. Ancak Kürt, Türk ulusları ve çeşitli milliyetlerden halkımız için bıçak kemiktedir.
Emekçi Halkımız, Yoldaşlar;
Tüm bu koşullar kuşkusuz devrimci durum için elverişli şartlar sunmaktadır. Partimiz Halk Savaşını geliştirme ve halk yığınlarını seferber etme görevini daha ileri düzeyde, düşmana kendini kapatmış örgütlülükler ve savaşçı bir yapıyla gerçekleştirebileceğinin bilincindedir. Savaşçı bir parti, iktidar bilinciyle donanmış parti örgütlülükleri, kitlelerin mücadelesiyle kaynaşmış bir kitle çizgisi, kitleleri iktidar için seferber etme ve açık politik mücadeleye yönlendiren bir tutum, Halk Savaşı’mızın şah damarı gerilla mücadelesiyle çürümüş sistemi parça parça yıkan ve halkı kurtuluşa götürecek siyasi bir hat ve devrimin olanaklarını örgütleme ve genişletmeye kilitlenmiş bir cüretle ikinci elli yılımızı karşılıyoruz.
50. yılımızda önderimiz İbrahim KAYPAKKAYA’nın temellerini ve ana ilkelerini inşa ettiği ve onlarca kadromuzun ve yüzlerce militanımızın kan ve canla sürdürdüğü Yeni Demokratik Devrim, Sosyalizm ve Komünizm mücadelemizi daha ileriye taşıyacak iddia ve kararlılığı sürdürüyoruz. Zayıflıklarımızı ve zaaflarımızı giderme, güçlü yanlarımıza daha fazla yaslanmaktan ve Marksizm-Leninizm-Maoizm rehberliğinde yürümekten asla vazgeçmeyeceğiz. Bu cüretle devrim için, parti için, halk için ve kurtuluş için adımlarımızı sıklaştıracağız, örgütlülüklerimizi ilerletip geliştireceğiz. Çürümüş ve köhnemiş sistemi yıkacağız ve mutlaka Yeni Demokratik Devrim’i kazanacağız. Gelecek gerçek kahramanlar olan proletaryanın ve emekçi halk yığınlarının olacak.