KAMUOYUNA VE DOSTLARIMIZA
12 Mart 2016 tarihinde Halkların Birleşik Devrim Hareketi adlı oluşumun kuruluşu ilan edildi. Bu oluşumun çalışmalarında partimiz temsilcisi de sorumluluk gereği yer almıştır. Nihayetinde oluşumun program, işleyiş ve kuruluş deklarasyonuna partimiz adına imza atmıştır. Bu oluşumun örgütlenme sürecinde ve devamında konuyla ilgili, koşullardan kaynaklı partimiz bir bütün bilgilendirilememiş, süreç partimizin tam kumandasında ilerlememiştir. Oluşum çalışmalarına katılan yoldaş var olan durumda inisiyatif kullanarak oluşumun içinde yer almaktan yana tutum benimsemiştir. Devrimci kaygılarla ve hesaplarla kurulan HBDH’nin içinde yer almak partimiz açısından ideolojik-politik ve ilkesel düzeyde tartışmalıdır. Önümüze gelen HBDH programı, kuruluş deklarasyonu, amaç ve hedefleri, örgütsel yapısı parti içinde uzun sayılacak bir dönem tartışılmış ve partimiz bu oluşuma dair bir tutum benimsemiştir.
Şimdi kısaca ve en kaba haliyle gerekçelerimizi, partimizin tutumunu ve HBDH’ye bakış açımızı ve ilişkilenme biçimimizi izah edeceğiz.
1-Partimiz HBDH içinde yer almayı, oluşumun programına imzacı olmayı belli başlı ilkelerine uygun bulmamış, Kongre kararlarıyla değişmesi gereken programatik görüşlerine aykırı bulmuştur. Bu eksende HBDH bileşeni olarak Partimiz TKP/ML’nin bundan sonra yer almayacağını başta siz dostlara ve tüm kamuoyuna ilan etmektedir.
2- Neden yer almadığımıza dair gerekçelerimiz:
- HBDH programatik yapısı, amaç ve hedefleriyle birlikte bir “cephe” örgütlemesidir. Farklı siyasetlerin bir araya geldiği bir eylem birliğini aşan iddiaları, amaçları, çalışma tarzı söz konusudur. Halkın Birleşik Cephesi meselesi bu noktada partimiz için ilkesel bir meseledir. Halkın ve Demokratik Halk Devriminin üç temel silahından biri olarak gördüğümüz “Cephe” örgütlenmesinin kurulma koşulları ve şartı partimizin programatik görüşlerinde ve rehberimiz olan MLM öğretide oldukça nettir. Böylesi bir oluşumu partimiz kendi ideolojik, siyasi önderliği altında şart koşar. Bunun koşulları içinde partimizin siyasi, ideolojik, örgütsel önderliğinin belli bir düzeye gelmesi, böylesi bir oluşumu Demokratik Halk Devriminin gerçekleşmesi ve proletaryanın sınıf çıkarlarıyla uyumlu olmasını ön görür. Bu bağlamda bizim açımızdan henüz bunun koşulları ve şartları söz konusu değildir.
- HBDH programı partimizin ideolojik yaklaşımlarından biri olan ülke devrimi tanımını genişletmektedir. Partimiz öncelikli ve acil görevi olarak, ülke devrimini gerçekleştirmeyi önüne hedef olarak koyar. Bunu ilkesel olarak kabul eder. HBDH, genel bir bölge devriminin parçası olarak kendi misyonunu tanımlamaktadır. Bu tanımlama, MLM devrim anlayışımızla ve her ülkenin kendi özgünlüğünde gelişecek devrimci koşullara uygun olarak devrim perspektifi kurma anlayışımıza aykırıdır. Gerçek enternasyonalizmi her ülkenin kendi devrimini yapması olarak kavrıyoruz. Bölge ülkelerinde gelişecek devrimlere karşı askeri, siyasi, lojistik, örgütsel, ideolojik olarak dayanışma içinde bulunmak aktif desteklemek ise başka bir görevdir. Biz her ülkedeki devrimin önünde sonunda kendinde özgünleşeceğini, bu farklı devrimlerin ortak bir devrim programıyla birleştirmesinin gerçeklikle uyuşmadığını düşünüyoruz. Troçkizmden türeyen ve ülke devrimlerini zorlaştıran bir anlayış olduğu fikrindeyiz. Kuşkusuz biz MLM’nin “somut koşulların somut tahlili” ilkesine sımsıkı bağlıyız. Bölge Devrimi de ancak somut koşulların somut tahlilinin bir ürünü olabilir. Bugün için böyle bir somutluk ve olgu görmediğimiz gibi böyle bir tahlilinde bizim açımızdan ideolojik bir savrulmaya tekabül edeceğini düşünüyoruz. Bu anlamda HBDH’nin bu anlayışını ideolojimize, ilkemize aykırı buluyoruz.
- HBDH programı Kürt Ulusal Meselesine dair de bir yaklaşım ve çözüm sunmuştur. Her ne kadar dağınık ve eklektik bir yaklaşım olsa da esasta demokratik özerklik odaklı bir yaklaşım programa esas rengini vermiştir. Bilindiği gibi demokratik özerklik Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı (KKTH) yerine ikame edilen bir çözümdür. Biz MLM’ler Kürt ulusal sorununda “Demokratik Özerkliği” demokratik, ilerici bir program olarak görmekle birlikte, ulusal sorunun tam hak eşitliği temelinde çözümün KKTH olduğu fikrindeyiz. Ulusal sorunda bu çözümü ilkesel görmekteyiz. Bunun dışında bir çözüm önerisini gerçek bir çözüm ve Kürt ulusuna tam özgürlüğü ve ulusların tam hak eşitliğini sağlamayacağını ezen ulusun ayrıcalıklarını koruyacak yeni bir aşama olarak görüyoruz. Ezen ulusun ayrıcalıklarını koruyacak hiçbir çözümü çözüm olarak kabul etmiyoruz. Bu bağlamda Demokratik özerkliğin demokratik muhtevasıyla birleşirken, desteklerken aynı zamanda onun KKTH alternatifi olması yaklaşımına karşı ideolojik bir konumlanış ve mücadeleyi esas görüyoruz. HBDH programında ilkesel temelde iştirak edemeyeceğimiz böylesi bir çözüm yaklaşımı söz konusudur. Bu temsil ettiğimiz proleter ideolojiyle uyumlu değil, tezattır. Farklılıklarımızı koruyarak demokratik hak mücadelesinde her türlü ortaklaşmaya evet ancak programatik temelde bu eksende ortaklaşmaya hayır diyoruz.
- “Devrim” tanımına dair ciddi ideolojik farklılıklarımız söz konusudur. Biz her devrimi siyasi niteliğiyle tanımlamayı olmazsa olmaz görüyoruz. “Rojava Devrimi”, “Arap Baharı Devrimi”, “Ortadoğu Devrimi” gibi tanımı yapılmamış bir genel devrim tanımının yerinde olmadığını düşünüyoruz. Ki Rojava devrimi denilen devrim belli oranda bir devrime denk düşmektedir. Ancak biz bu süreci “Rojava Ulusal Kurtuluş Devrimi” olarak tanımlıyoruz. Henüz tamamlanmamış bir süreç şerhini de koyarak. Ancak burada ulusal kurtuluş temelinde bir devrimin hayata geçirilmeye çalışıldığını ve bunun destekçisi olduğumuzu ilan ediyoruz. Ancak nihayetinde niteliği, özelliği, sınıfsal karakteri belirlenmemiş genel bir devrim tanımı ve görevi ekseninde ortak bir programın oluşturulmasını doğru bulmuyoruz. HBDH bu görev ve misyonu üstlenmiştir. Bu eksende biz tanımladığımız Demokratik Halk Devrimi ve onun önderliği meselesini flulaştıracak bir devrim programı içerdiği kanaatindeyiz, HBDH’nin. Bu bizim açımızdan programatik bir ilke sorununa denk düşmektedir. Bu açıdan uygun değildir.
- HBDH kuruluş deklarasyonunda “topyekün bir dünya savaşı”na evrilen bir süreç tespiti yapılmaktadır. Biz süreci hala “devrimler süreci” olarak görüyoruz. Dünya savaşı tespitini bu bağlamda yerinde bir politik tespit olarak görmüyoruz. Zira bu tespit genel yönelimi, ittifak politikalarını, savaş stratejisini, temel sloganları, hedefleri değiştirmeyi gözden geçirmeyi gerektiren bir durumdur. Buna göre şekillenmeyi verili koşullarda yerinde görmüyoruz. Bu açıdan sorunlu bir durum söz konusudur.
- HBDH programında “Faşizm” tespiti oldukça sorunludur. Programda ve deklarasyonda Faşizmin verili Hükümetle sınırlandırılmasından dolayı bir devlet biçimi olduğu karartılmaktadır. Partimiz Türk Devletini Cumhuriyetin ilanından itibaren faşist karakterli bir devlet olarak tanımlamaktadır. Hükümetleri bu devlet yapısının kumandasında olan sadece bir parçası olarak görmektedir. Bu bağlamda AKP’ye indirgenmiş bir faşizm tespiti devlet gerçeğini örtmektedir. Kuşkusuz hedefe yönelmek açısından böylesi indirgenen politik propaganda biçimi kullanılabilir. Ancak HBDH programında bunun ötesinde faşizm tespiti meselesinde bir kafa karışıklığının olduğunu görmekteyiz. Bu ortaya çıkan siyasal, toplumsal çelişkileri kavramakta zorluk çıkaracağı gibi ittifak politikalarında sorunlara neden olacak politik defolara da kapı aralamaya müsaittir. AKP karşıtı faşist partilerle düşmanlık temelinde ki stratejik mücadeleyi zayıflatacağı gibi, ele alışta sorunlu politik yönelimlere de kapı aralayabilir. Stratejik ve taktik ittifakları karartabilir. Partimizin bu karartmaya iştirak etmesi söz konusu değildir. İşçi sınıfı ve ezilen toplumsal kesimleri siyasal temelde doğru hedefe yönlendirmek, bilinçlendirmek geleceği kazanmak ve halka güven vermek, tarihin akışını en uygun anda en ileri düzeyde yakalamak açısından belirleyici önemde görüyoruz. Halkın bilincini karartacak, anlık taktik kazanımları stratejik kayıplara tercih etmemiz söz konusu olamaz. HBDH’nin karışık, belirsiz ve yanlış olan faşizm tespitini doğru bulmuyoruz. Bu şekilde faşizme politik iktidar temelinde yönelmenin mümkün olmadığını, bunun reformist eğilimleri, sistem içi çözümleri besleyeceğini düşünüyoruz. Geniş kitlelerinde bu siyasal şekillenişi donanımını ve devrimci damarını zayıflatacaktır.
HBDH programında ilkesel ve programatik temelde itiraz edeceğimiz ana noktalar bunlardır. Bunun yanında bir dizi farklı eleştirilerimiz söz konusudur. Ancak bu daha geniş bir tartışmanın ama ilkesel olmayan bir tartışmanın konusudur. Biz programatik temelde oluşan çelişkileri ifade ederek sorunu ele alma kaygısındayız. Temel itiraz noktalarımız bu başlıklar eksenindedir.
HBDH’yi devrimci zeminde hareket etmesinden dolayı önemsediğimizi ve en yakın müttefikimiz olduğunu belirtmemiz gerekiyor. HBDH programına imza atmaksızın bu oluşumla tüm alanlarımızda en güçlü ve etkili biçimde ortak eylem birliği ve mücadele hattı kurmayı önemsiyoruz. HBDH içinde yer almamamız bizim bu oluşumla ilkelerimize ters olmadığı, siyasi çizgimizi zedelemediği sürece hareket etmemiz önünde engel değildir. Biz siz dostlarla faşist saldırılara, Kürt ulusunun demokratik-devrimci mücadelesine, ezilen diğer toplumsal kesimlerin yaşadığı sorunlara, Rojava Ulusal devrim süreciyle ilişkilenmede ortak hareket etmede kendimizi sınırlı hale getirmemeye özel önem ve itina göstereceğiz. Siyasi, askeri, demokratik temelde düşmana karşı ortak hareket edecek koşulları yaratarak yürümeyi önemli görüyoruz. Bu eksende tüm alanlarımız HBDH’yi en yakın müttefik ve eylem-pratik mücadeleyi birleştirecek güç olarak görecek, bu bağlamda ilişkileri istikrarlı ve sürekli hale getirmeyi amaçlayacaktır. Aynı çabanın sizler tarafından gösterilmesi durumunda eylem birliği eksenindeki bakış açımızın, düşmanı zayıflatacak, tabanımıza doğru sirayet ederek güç oluşturacak bir konumlanışı sağlayacağına inancımız tamdır. Tüm alanlarımızda birlikte mücadeleyi yükseltme, faşizmi geriletme, devrimci-demokratik alanları genişletme de sebatkar, kararlı ve başarılı bir sürecin oluşmasını umuyoruz.
Devrimci selamlar.
EYLÜL 2016
TKP/ML