Ölümsüzleştiği Tarih: 21 Ocak 1924
22 Nisan 1870’te Volga’da Simbirsk kentinde doğdu. Ve 17 yaşına kadar orada yaşadı. İlyiç’in gerçek soyadı Ulyanov’du. Çok sonraları devrimci olarak gizlilik nedenleriyle Lenin kod adıyla yazmaya başladı ve başkaları da Onu böyle adlandırmaya başladılar. Doğduğu kent Onun anısına Ulyanovsk adını taşıyor.
Lenin, 17 yaşındayken önce babasını kaybetti. Daha sonra da Petersburg Üniversi-tesi’nde okuyan ağabeyi Aleksandr, Çar 3. Aleksandr’a yapılan suikast eylemi sonucunda yakalanarak idam edildi. Bunun üzerine aile çeşitli siyasal baskılar görmeye başladı. Önce Kazan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne giren Lenin üç ay sonra yasadışı bir öğrenci toplantısı yaptığı gerekçesiyle buradan atıldı ve 1889’da Petersburg’da Hukuk Fakültesi’ne girdi. Avukat olan Lenin burada işçilerin örgütlenmesi ve eğitilmesinde aktif olarak çalıştı. Aralık 1895’te siyasal faaliyetlerinden dolayı tutuklandı. 15 ay hapis ve 3 yıl da sürgün cezası aldı. Sürgün döneminde Nadejya Krupskaya ile tanıştı. 1900 yılında serbest kaldıktan sonra yurtdışında yayınlanan Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP)’in yayın organı Iskra’da yazı kurulu üyesi oldu. Menşe-viklerin Parti içinde çoğunluğu ele geçirmeleriyle birlikte diğer Bolşeviklerle birlikte Iskra’dan ayrılarak “İleri”yi çıkarmaya başladı. 1912 Ocak ayında Prag’da yapılan RSDİP’in 6. Kongresinde Menşevikler Partiden atıldı. Ve Mayıs ayında legal Bolşevik gazete olan Pravda yayın hayatına başladı. 1914 yılında İsviçre’nin Zürih kentine giden Lenin 1917 yılına kadar orada kaldı. Lenin 1905 yılında kurulamamış olan işçi ve köylülerin demokratik iktidarının kurulmasını istiyordu. 7 Ekim 1917’de Rusya’ya dönerek Parti kadrolarını, ne erken ne de geç olmadan son darbenin indirilmesi konusunda ikna etti. Ve büyük Ekim devrimi önceki devrimci savaş ve deneyimlerden çıkarılan derslerle sadece Rus proletaryasının değil dünya proletaryasının da bir zaferi oldu. Lenin 21 Ocak 1924’de Moskova yakınlarındaki Gorki’de beyin kanaması sonucunda hayatını kaybetti.
V.İ. Lenin, son derece amansız ve çetin, ama o kadar da şanlı ve yüce, çok yönlü, geniş kapsamlı teorik, ideolojik, siyasi, örgütsel, kültürel ve pratik mücadeleyle adını dünya tarihinin sayfalarına altın harflerle kazımıştır. Hiç kuşkusuz ki Lenin’i Lenin yapan tayin edici öğe, onun gerek Ekim devriminin gerekse proleter dünya devrimi-nin çok yönlü ve geniş kapsamlı sorunlarına ışık olma doğrultusunda ortaya koyduğu ve Marksizm bilimi hazinesine kattığı teorik eserleri, ölümsüz fikirleri yani Leninizm-dir.
Lenin yoldaşın ölümünden sonra 26 Ocak 1924’te SSCB’de 2. Sovyet Kongresi yas oturumunda Stalin tarafından yapılan konuşma:
“Yoldaşlar, bugünlerde Vladimir İlyiç’in katafalkının başında durduğumda, tüm yaşamı üstüne düşündüm ve şimdi sizlere şunları söylemek istiyorum. Yüreği tüm emekçilere, tüm ezilenlere sıcak sevgiyle dolu çarpıyordu. Kendisi bundan hiçbir zaman sö-zetmedi ve ben de olası daha az törensel bir anda bunu söylemezdim. Bundan sözedi-yorum, çünkü O bu duyguyu yiğit Rus devrimci hareketinden miras olarak aldı. Bu duygu, Onu tutkulu ve ilgi duyan bir yürekle şu soruya yanıt aramaya itti: Emekçilerin kurtuluşuna hangi yolla ulaşılabilir? Sorularına yanıtı Marks’ta buldu. Ancak Marks’a kitabi bir bilgin gibi yaklaşmadı. Marks’a yakıcı, ivedi sorunlarına yanıt arayan bir insan gibi yaklaştı. Ve onda bu yanıtları buldu. Onlarla işçilere gitti.
Doksanlı yıllardaydı. O zamanlar mitinglerde konuşması mümkün değildi. Petrog-rad’a işçi çevrelerine gitti. Oraya Marks’tan öğrendiklerini anlatmaya, onda bulduğu yanıtları anlatmaya gitti. İşçilere burnu büyük bir usta gibi değil, bir yoldaş olarak gitti. Salt konuşup anlatmıyor, aynı zamanda işçilerin ona söylediklerini de dikkatle dinliyordu. Ve Petersburglu işçiler ona sadece fabrikalardaki durumları, işçilerin köleliğini anlatmıyorlardı. Ona köyden de anlatıyorlardı.
Sendika binasının salonunda Vladimir İlyiç’in katafalkının başında, o zamanlar Vladimir İlyiç’in çevresinde yer alan bir işçi gördüm. Bu Tula’dan bir köylüydü. Ve bu Tula’lı köylü Semyanikov işletmesinin işçisi, bir kezinde Vladimir İlyiç’e demişti ki; ‘Burada kentte herşeyi açıklamak zoruma gidiyor, Tula vilayetine gideceğim ve orada söylediklerinin hepsini anlatacağım; akrabalarıma ve diğer köylülere söyleyeceğim. Bana inanacaklar. Ben onlardan biriyim ya.’
Bugün işçilerle köylüler arasındaki ittifaktan söz ediyoruz. Bu ittifakı, yoldaşlar, geçmişin kendisine borçluyuz. Rus işçisi bir yandan işçi, bir yandan köylüydü. Petersburglu işçiler arasında çalışma, onlarla konuşmalar ve onların konuşmalarını dikkatle dinleme, Vladimir İlyiç’i büyük Marksist düşünceyi kavramaya götürdü. İşçi sınıfının tüm emekçilerin öncüsü olduğu ve emekçi yığınların ve tüm ezilenlerin onu izlediği zaferin güç ve teminatının burada yattığı düşüncesi. İşçi sınıfı yalnızca tüm emekçilerin önderi olarak kazanabilir. Bunu Vladimir İlyiç Petersburglu işçiler arasında çalışır
ken kavradı. Ve bu inanç, bu düşünce, Onu gelecekteki tüm çalışmaları için, her bir adımı için yol gösterici oldu.
O, iktidarı ve işçi sınıfını istiyordu. İşçi sınıfının iktidara kendisini diğer emekçilerin sırtından tatlı bir yaşamı garantilemek için gereksinimi olmadığını kavradı; işçi sınıfının tarihi görevinin tüm ezilenleri, tüm emekçileri kurtarmak olduğunu anladı. Bu temel düşünce Vladimir İlyiç’in tüm çalışmasına damgasını vurdu.
Sovyet Cumhuriyetleri’nin emekçi cumhuriyetlerinin temsilcileri yoldaşlar! Size hitap ediyorum ve Vladimir İlyiç’in bu düşüncelerini özellikle ciddiye almanızı rica ediyorum.
Son bir kaç söz etmek istiyorum yoldaşlar. Vladimir İlyiç’imiz öldü. Yoldaşlar, sevdiğimiz, saygı duyduğumuz O yok artık.
Komünist yoldaşlar, Lenin için değerli olan bayrağı, komünizm bayrağını daha yükseklere kaldırın!
Kadın-erkek işçi yoldaşlar, köylü yoldaşlar, tüm dünya emekçileri, safları sıklaştırın, Lenin’in bayrağı altında, komünizm bayrağı altında toplanın!”