Değerli yoldaşlar ve dostlar,
Bu anma gecesine katılmak büyük bir onur. Sadece işçi sınıfının büyük önderi, devrimci komünist hareketin bir şehidinin anısını onurlandırmak değil, aynı zamanda kapitalist-emperyalist sisteminin bu kriz döneminde İbrahim Kaypakkaya’nın öğretisini, bu sistemin tüm dünyada halklar ve işçi sınıfı üzerinde estirdiği fırtınayı daha iyi kavramak önem arzetmektedir.
İleriye doğru güçlü adımlar atabilmek için bugün sadece gündemdeki son gelişmeleri ve politik durumu doğru tahlil etmek yetmez, aynı zamanda güç toplamak için, güncele doğru tepki verebilmemizi engelleyen eskiye dair ne varsa kurtulmak zorundayız.
Yaşam yeni olgular ve istisnai durumlar yarattığında, “geriye bakmak” bu günün koşullarında özellikle gerekmektedir. Ve özellikle Ortadoğu ve Akdeniz gibi karışık siyasi koşulların ortaya çıktığı bölgelerde böyledir. Hareketimizin, komünist ve halk hareketlerinin tarihinde kökleri vardır. Bu nedenledir ki, kitlelerde politik, ideolojik ve örgütsel faaliyetleriyle elde ettiği birikim ile Marksizm-Leninizm’in, gerçekten bilimsel ve devrimci teorisinin ışığında eleştirel bir inceleme yapılabilmektedir.
Bu gerçek ve bilimsel devrimci teorinin, tarihi tek yanlı ve bütünden kopuk parçalar olarak kopyalayan, komünist hareketin tarihine dair ilgisiz parçaları bağlamından kopuk, sınıf ve uluslar arası güç dengeleri ile ilgisini keserek, revizyonist sonuçlarına ulaşmak için yaymaya çalışan, revizyonist ve oportunistler tarafından pazarlanan berbat versiyonu ile hiç bir ilişkisi yoktur.
Bu bağlamda, yeni oluşan güç dengeleri altında İbrahim Kaypakkaya’nın, Kemalizm, Ulusal Sorun, Halk savaşı, Revizyonizmin eleştirisi öğretileri güncellenip eyleme uyarlanmaz ise anlamsız kalacaktır.
Bu yıl, ölümünün 45. yılında, büyük önderin uğrunda savaştığı ideallerin kavranması, yayılması önemlidir. İbrahim Kaypakkaya’nın adı anti-revizyonist mücadele ile anılır. O, Büyük Proleter Kültür Devrimi öğretisini Türkiye’de teori ve pratiğe çevirmiştir. Harekette yayılan burjuva çizgisiyle çatışmaya girerek yenilgi ve uzlaşma ideolojisi ile arasına kırmızı bir çizgi çizmiştir.
Olağan üstü zor koşullarda ve çok genç bir yaşta önemli liderlik yetenekleri ve devrimci bir ruh sergiledi. Bu, Türkiye faşist rejiminin neden onu bir tehlike olarak gördüğünün ve hala bu gün bile neden tüm Türkiye ve Kürdistan devrimcilerine ilham verdiğinin nedenidir. İbrahim Kaypakkaya örgütlü mücadeleyi temsil etti, partinin Leninist ferasetini destekledi ve oportünizmin, tasfiyenin düşmanıydı. Çünkü biliyordu ki, devrimci mücadele vermek için bir devrimci parti gerekliydi ve bu işçilerin ve halkların kapitalizme ve gericilere karşı tek silahıydı.
Bu gün dünyada tehlikeli gelişmeler ile yüzleşiyoruz. Emperyalistler arasındaki çelişkiler kızışmakta, küresel savaş olasılığı insanlığı, halkları ve bu gelişmeleri engelleyebilecek yegane kuvvetler olan Komünist hareketi tehdit etmektedir. Bu durum, Komünist hareketin sinik durumundan olumsuz etkilenmektedir.
Halklara kan, acı gibi yüksek bedeller ödettiren emperyalist müdaheleler ve yerel savaşlar neredeyse kalıcı olgular haline gelmiştir. Entrika günlük ajanda olmuş, ve bu sistemin karşılaştığı gerçek problemlerle birlikte durumu daha da tehlikeli hale getirmektedir.
Aynı zamanda sistem kendi krizini halkların üzerine yıkmaya çalışmaktadır. On yıllar önce halkların mücadele ile kazandığı haklar, emekçilerin gelirlerinin son kırıntıları tereddüt etmeden bir saldırı ile ortadan kaldırılmaktadır. Fakat etkinin neden olacağı tepki nedeni ile sistem kendini en büyük düşmanı olan halklardan kurtarmaya çalışmaktadır. Devlet zoru ve terörü kurumlaşmakta, demokratik haklar ve özgürlükler hedef alınmaktadır. Sistem halkların hak aramaya ve devrimci hareketlere dönüşebilecek, ve sonunda kendisini devirebilecek öfkesini faşizme ve Nazizme itmeyi tercih etmektedir. Özellikle günümüzde halklar kapitalist barbarlık ve emperyalist saldırganlık karşısında savunmasız bir görünüm arz etmektedir. Dünyanın muktedirlerinin karşısında durabilecek tek güç olan komünistler, örgütlerinin ve mücadelelerinin belkemiğini kaybetmişlerdir. Bu, çelişkilerin doğru bir şekilde analiz edilmesi, düşmanın yeteneklerinin doğru bir şekilde yorumuyla, ama aynı zamanda kitlelerin ve hepsinden önemlisi, halkların yeteneklerine inanmayı bırakmayan acımasız devrimci çizgiyle mümkün hale getirildi, ve işçi sınıfı ne kadar yenilmez gözükse de, sınıf düşmanına boyun eğmedi. Bunlar, dünya çapında milyonlarca insana ilham veren ve tarihteki kitlelerin en büyük ve en bilinçli seferberliklerine yol açan özelliklerdi. Aynı zamanda milyonlarca komünistin desteklediği de buydu. Yakalanan, hapsedilen, işkence gören ve infaz edilen Komünistler.
Günümüzde, Komünist hareket; en fazla, bir zamanlar kovalanan, gerçekleştirilemeyen, uzak ve ulaşılamaz bir hayal olarak sunulmaktadır.
Açıktır ki, cevaplar Komünist hareketin yenilgisiyle ilgili sorulardan çok daha azdır. Ancak kesin olan, eksik cevapların halkların düşmanları tarafından değil, mücadeleleriyle kendi yollarını geliştirecek olan halklar tarafından verilecektir.
Her gün kanıtlanmaktadır ki, kapitalist-emperyalist sistem doğası gereği acımasızdır ve krize düştükçe daha da gaddarlaşmaktadır. Kriz ve halk hareketlerindeki gerileme onun gerçek yüzünü sergilemesine izin vermektedir. Suriye’nin bombalanmasında, Afrin ve Kürt bölgelerine saldırılarda, Filistin halkının soykırımında, ve emekçi sınıfın günden güne yoksullaşmasında bu yüz sergilenmektedir. Bu açıklığa rağmen halk güçlerinin devrimci bir çizgi çizmesi zorluklar içermektedir. Ortadoğudaki gelişmeler bu durumun basit bir ifadesidir. ABD ve Rusya arasındaki rekabet savaşlar, emperyalistler müttefikleri ile gerilimler ve bölgenin gerici burjuva sınıflarına fırsatlar yaratmaktadır. Halklara ve devrimci harekete referans veren güçler çoğunlukla kendilerine güvenemediklerinden emperyalizm ve eylemlerinin doğası hakkında hezeyanlara kapılmaktadır.
Açıkça görülmektedir ki, Kaypakkaya’nın konumu Ortadoğu’daki devrimci demokratik güçlerin çoğunda eksiktir. Kürt meselesinde ML hareketinin tezini özetleyen bu konum şunu söylemektedir bize: Emperyalistler, geniş halk kitleleri ve emekçilere sözde bağımsız bir devletten söz ettiklerinde bir maske takarlar. Ancak gerçekte, hem askeri hem de ekonomik olarak onlara itaat eden bir devlet kurmaya çalışırlar. Bu görüş bugün yaygınlık kazanmalı ve emperyalist faaliyetin karakterini, küçük burjuva güçlerin oportünizm ve sanrılarını açığa çıkarmalıdır. Yoldaş Kaypakkaya’nın görüşleri, 21. yüzyılı kucaklamak için bir pusula, devrime ulaşmak için benzersiz bir anahtardır. Onun öğretileri hala devrimci hareketi kendi umutsuzluklarıyla zehirlemeye çalışanlara karşı yanardağ patlamaları gibidir; ayrılıkçılara, tasfiyecilere, revizyonistlere karşı; devrim olmadan da yapılabileceğini iddia edenlere karşı; ve inancın yoksunluğuna karşı. Onun görüşleri hala reformizme karşı devrimin bayrağını temsil etmektedir. Şehit edilişinin 45. yılında, İbrahim Kaypakkaya Türkiye ve dünya işçi sınıfına hala ilham veriyor. En önemlisi, onun mirası partisi TKP/ML ile yaşıyor. Devrimci öğretileri sadece bir teori değildi, aynı zamanda bugün sınıf mücadelesi ve devrimci mücadelede de çoğalmaya devam eden bir kılavuzdur. Faşist devlete ve emperyalizme karşı mücadelesinde Türkiye halkına ilham vermeye devam ediyor.
Değerli yoldaşlar ve dostlar,
Komünistler istese de istemese de sınıf savaşı sürüyor. Komünistler için bugün önemli olan, sadece etkin biçimde içinde yer almak değil, aynı zamanda devrimci istikameti ileri taşımak, günümüzün küçüklü büyüklü sorularına cevap bulma cesaretini göstermek için kavram karmaşaları ile her gün korkusuzca mücadele etmektir. Bu aynı zamanda büyük liderin yaşamı ile göstermiştir ki, büyük kargaşaların ve komünist hareketin önemli gelişmelerinin bir döneminde kitlelerin hareketleri takip edilmeli, çünkü bu tek başına bilinçlenmeyi oluşturabilmektedir.
İşçi sınıfına güvenmeliyiz, ondan ders almalıyız ve sınıf bilinci oluşturmasına yardım etmeliyiz. Akıntıya karşı yüzmek anlamına bile gelse Marksizm-Leninizm bayrağını yükseltmeliyiz. Orak çekiçli kızıl bayraklara bu zor zamanlarda bile sarılmalıyız.
Yaşasın İbrahim Kaypakkaya- Öğretileri mücadelemizde yaşıyor
Kahrolsun emperyalizm ve her türden gericilik
Yaşasın işçilerin birliği, enternasyonalizm
KKE(m-l) YUNANİSTAN KOMÜNİST PARTİSİ (MARKSİST-LENİNİST)