8 Mart MK ( Bildiri-PDF)
İsyanın Tüm Renkleriyle 8 MART’TA Sokakları Zapt Edelim!
ERKEK EGEMEN SİSTEMDEN HESAP SORALIM!
Ezilen Emekçi Kadınlar;
Direnişi ve isyanı müjdeleyen baharın ilk randevusuna, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne hazırlanıyoruz. Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerinde oluşturulmaya çalışılan tahakküme, kadınları hedef alan zulüm makinesine karşı bir kez daha isyanın ve direnişin tüm renklerini giyinerek sokakları zapt edeceğiz. Tarihsel haksızlığa başkaldırının adı olan 8 Mart’ta kadınlar, sınırsız bir direnişle isyana duracak, emeğine, bedenine ve kimliğine yönelen saldırıya karşı kendini savunacaktır. Tüm kadınlar; yaşamlarını feda ederek 8 Mart’a can verenlerin başkaldırıyla, kavgayla var olma çağrısına uyarak, kadın özgürlük mücadelesinin bayrağını daha yükseklere çekecektir.
Kadınların yaşamı üzerinde kurulan ablukayı dağıtmak, kuşatmayı parçalamak, zulmü; zılgıtlarımızla, sloganlarımızla karşılamak için inançla, kararlılıkla, cüretle erkek egemen sistemin, kadın düşmanı faşist düzenin karşısına dikileceğiz! Ezilmeye, yok sayılmaya, hor görülmeye karşı katledilen kadınların öfkesini, kadının özgürlüğü ve kurtuluşu için yaşamını feda edenlerin inancını kuşanarak mücadeleyi büyüteceğiz. Bu sınırsız direnişe, başkaldırıyla, kavgayla var olma çağrısına tüm gücümüzle bizlerde ortak olacağız.
Emekçi Kadınlar;
İnsanlık tarihi boyunca isyanı ve direnişi hiç dinmeyen kadınlar 8 Mart’ı yaratarak ayağa kalkmış, ataerkil sistem karşısında taleplerinden, özgürlük mücadelesinden hiç vazgeçmemiştir.
Yaşadığımız topraklar üzerinde burjuva feodal sınıf egemenliğine dayanan erkek egemen sisteme karşı kadınların mücadelesi tüm ablukaya, kuşatmaya, teslim almaya karşı kararlılıkla sürmektedir. Kadınlar; toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı her türlü ayrımcılığa, baskı ve zulmün ortaya çıkardığı toplumsal sorunlara karşı taleplerini bedel ödeyerek elde etmekten başka bir seçeneğe sahip olmamıştır. Erkek egemen sistem kadınlara mücadele etmekten başka bir yol, başka bir alternatif bırakmamıştır. Kadınlar yaşamları üzerinde kurulan tahakkümü kaldırmaya, özgürlüğünü kazanmaya, nihai kurtuluşunu inşa etmeye mahkumdur!
Bu sebepledir ki; ezilenin ezileni kadınları, LGBTİ’leri erkek egemen sistemin kolonlarına bağlanarak yükselen cinsiyetçilik ve homo/transfobi duvarını yıkmaya, sömürünün, şiddetin sonlandırılması için sokakları zapt etmeye çağırıyoruz. Sınıfsal, ulusal ve cinsel sömürüye karşı başkaldırmaktan başka bir yol, eşitlik ve özgürlük talebini tırnakla söküp almaktan başka bir kurtuluş reçetesi bulunmamaktadır.
Emekçi Kadınlar;
2017 8 Mart’ını OHAL koşullarında, topyekün hale gelmiş bir savaş konseptinin gölgesinde karşılıyoruz. Bu zulüm fırtınasının en çok kadınları vuracağı, baskının, sömürünün, şiddetin en çok kadınları hedef alacağı ise bir sır değildir.
Ülkemiz hakim sınıflarının içinden geçtiğimiz süreçte siyasal ve ekonomik kriz tablosu büyümüş, baskının, şiddetin, saldırının dozu daha da artmıştır. Tüm muhalif kesimleri, işçileri, emekçileri hedef alacak bu saldırı dalgası kadınlara sınırsız baskı ve şiddetle yönelecek, katmerli sömürüyle, işsizlik ve yoksullukla yaşamlarını kuşatacaktır. Kadınların mücadele ederek elde ettikleri tüm kazanımlar erkek egemen sistem tarafından gasp edileceklerin başına yerleştirilecektir. Sömürücü sınıfların çığ gibi büyüyecek bu kapsamlı saldırısına, cinsiyet baskısına karşı kadınlar isyan bayrağını yükseltmeli, direniş mevzilerini güçlendirmelidir.
Özellikle Kürt kadınlarının sınıfsal, cinsel baskının yanında katmerli şekilde maruz kaldığı ulusal baskı şiddetlenerek artacaktır. Kürt Ulusal Mücadelesi’nin temel dinamikleri arasında bulunan Kürt kadınlarının siyasal kimliği, ulusal ve toplumsal talepleri geride bıraktığımız dönem boyunca çok yönlü olarak devlet terörüyle ezilmeye çalışılmıştır. Bedenleri çırılçıplak teşhir edilmiş, panzerlerin arkasında sürüklenmiş, şiddet ve baskı en aşağılık yöntemlerle devrede tutulmuştur. Kürt kadınlarının vahşet düzeyindeki baskı ve katliamlara, siyasal kimliğine yönelik saldırılara karşı geliştirdiği direniş tüm kadınların ortak mücadelesiyle yanıtlanmış/yanıtlanmaya devam edecektir.
Emekçi Kadınlar;
Kadınlar yaşamın her alanında yok sayılmaya, ikinci sınıf olarak ezilmeye, tacizin, tecavüzün, erkek şiddetinin hedefi olmaya devam etmektedir. Devletin resmi rakamlarında (!) son bir yıl boyunca katledilen kadınların sayısı 261 olarak kayıtlara geçmiştir. Erkek egemenliğinin kadınlar üzerindeki sınırsız şiddeti resmi kayıtlara geçmeyen, akibeti gün yüzüne çıkmayan daha ağır bir bilançoya sahiptir. Kadınların, tacizci ve tecavüzcülerine ceza indirimleri ödül gibi dağıtılırken erkek şiddeti karşısında kendisini savunan, kimliğini ve onurunu koruyan kadınlar intikamcı bir öç almayla, en ağır hükümlerle yargılanmakta, cezalandırılmaya çalışılmaktadır.
Kadınlar direnişleriyle, tüm sindirme ve yıldırma çabalarına rağmen erkek egemen sistemin korkusunu büyütmeye devam etmektedir. Bundan kaynaklı daha fazla erkek egemen baskının hedefi yapılmaktadır. Kadınların mücadelesini iktidar alanlarına bir tehdit olarak gören, onu bastırmak için en aşağılık vahşeti, şiddeti uygulamaktan geri durmayan erkek egemen sistem, faşist devlet yenilmeye, ezilenlerin öfke kasırgasına tutulmaya mahkumdur. Ezilenin ezileni kadınların biriken öfkesi sokaklarda özgürlüğünü aramaya, hesap sorma bilinciyle isyanı, direnişi yaymaya devam edecektir.
Emekçi Kadınlar;
Nisan ayında yapılacak referanduma yoğun baskı ve sindirme saldırısı altında ilerliyoruz. Kadınlar üzerindeki sınırsız erkek şiddetinin, faşist devlet terörünün referandum yoluyla bir kez daha meşrulaştırılacağı, dizginsiz saldırıların önünün açılacağı bir süreci adımlıyoruz. Hakim sınıfların; siyasi ve ekonomik kriz süreçlerini yönetmek, kadınların isyan ve öfkesini bastırmak, mücadelesini ezmek için ihtiyaç duyduğu başkanlık sistemiyle dolu dizgin bir saldırının dozu daha da arttırılacaktır. Referandum oylaması bu nedenledir ki bir tiyatro oyunundan, kurulan sandıklar ise birer tuzaktan ibaret kalacaktır. Referandum’da oylanacak olan erkek egemen sistemin kadın üzerindeki tahakkümünün arttırılması, kadın özgürlük mücadelesinin azgın bir devlet terörüyle hedef alınması olacaktır.
Kadın kimliğinin, emeğinin yok sayıldığı, adalet ve eşitlik talebinin bedel ödenmeksizin kazanılamadığı erkek egemen düzende kadın özgürlük mücadelesi, sandığa bağlanmış umutlarla elde edilemeyecek kadar zorlu bir kavgaya kodlanmıştır. Emekçi kadınların sandığa bağlanmış umutlara değil, sokakları kavganın tüm renkleriyle zapt etmeye, isyanı ve direnişi, hesap sorma bilinciyle her tarafa yaymaya ihtiyacı vardır.
Tüm kadınları 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde yaşamı durdurmaya, erkek egemen sistemin korku nöbetlerini büyütmek için referandumu BOYKOT etmeye çağırıyoruz.
Emekçi Kadınlar;
Ölümsüzlüğe uğurladığımız kızıl karanfillerimizin yol göstericiliğinde zindanlarda direnen, dağ başlarında silah elde çarpışan kadınlarımız; fabrikada, tarlada, okulda, evde erkek egemenliğinin baskıcı ve boğucu karanlığına isyan eden kadınlarımız; kurtuluşumuz örgütlenmekten, sesimizi ve çığlığımızı isyanla, direnişle büyütmekten geçiyor.
Gün isyana durma, 8 Mart’ın kızıllığını sokaklara, meydanlara, yaşamın tüm alanlarına taşıma günüdür.
Gün Kavga bayrağını daha da yükseklere çekme günüdür!
Kuşandığımız isyan ve direniş renklerini partimiz TKP/ML önderliğinde geliştirilen Demokratik Halk Devrimi mücadelesine katalım.
Enternasyonal proletaryanın, emperyalist-kapitalist sisteme ve dünya gericiliğine karşı yürüttüğü mücadelesinde parıldayan yıldızlarının bize bıraktığı sınıfsal kurtuluş mücadelesi yolundaki direniş geleneğinin takipçisi olalım.
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
Meral Yakar’dan Beşlere, kavga direnen kadınlarla sürüyor!
Sandığa gitme, sömürüye, şiddete, katliamlara onay verme!
Referandumu BOYKOT et!
Kahrolsun Faşist Diktatörlük!
Yasasın Partimiz TKP/ML, Önderliğindeki TİKKO ve TMLGB!
TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ/MARKSİST LENİNİST-MERKEZ KOMİTESİ
TKP/ML-MK
Mart 2017